Herkesin bir hayali

A -
A +

Beyaz bir gömlek. Lacivert renkli bir pantolon. Ve herkes bir çift kundura hayali ile büyüdü. Geceleri uyku tutmadı. Gözler yarı açık çıktı sabahlara. Herkes bir çocuktu ve masumdu. *** Ne hayaller yüreğimizde bilemediğimiz nedenlerden dolayı kaybolup gitti... Hayallerimizde cesurca kurduğumuz kentler hiç olmadı. Küçüktük. Ve gün geçtikçe büyüdük. 'Geçen her gün ömürdendir' denildi... Ne anlama geldiğini büyüyene dek anlayamadık. *** Herkes -içindeki çocuğu büyütür- gibi hayallerini büyütüyordu yüreğinin derinliklerinde bir yerde... Sürekli hayal kırıklığına uğrayan bir dostum derdi ki; -Kime çok güvendiysem, çok geçmedi taştan taşa vurdu beni... Kime 'çok yiğit' dediysem çok geçmedi namertliği ile yedi bitirdi beni... Ve ardından ilave ederdi ; -Anladım ki, kimse ne iyi, ne de kötü... İyilik ve kötülüklerin sadece boyutu önemli... Kimse ne yiğit, ne de namert... *** Herkesin hayalinde bir sevgili vardı, Bir meslek vardı, Yaşamak istediği bir şehir vardı, Gitmek istediği bir yer vardı, Varmak istediği bir nokta vardı. Herkesin hayalinde sırtını dayadığı bir dost vardı, Kurtarıcı bir kahraman vardı. Kısacası herkesin hayalinde bir hayal vardı... Ve herkesin duvara çarptığı, bir gecede yıkıldığı, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in 'Bir bardak su gibi çalkandı dünya' dediği gibi çarpıldığı anları vardı... *** Hayal adamları hayallere küstüğünden beri, ne şiiri var bu ülkenin, ne romanı ve ne de kahramanı... Ne de davası... Herkes günü kurtarmaya çalışıyor, birbirini çarpacak fırsatı arıyor. Herkes birbirini itecek, kaldırıp bir çuval gibi sokağa atacak bahaneyi arıyor... Bu yüzden yıkıldık... Unutulmuşluğun, ilgisizliğin, vurdumduymazlığın yığınlaştığı ve bir çığ gibi büyüdüğü dünyada bu yüzden; kapkaç var, çeteler var, ihanet var, yalan var, acımasızlık var... Ve iftira var... Katiller geceleri değil, artık gün ışığında cirit atıyor sokaklarda... *** Beyaz bir gömlek... Lacivert renkli bir pantolon... Bir çift kunduradan ibaretti biz küçükken hayaller. Arefe gününü iple çekerdik... Bayram alışverişine çıkabilmek için... Çarşıdan eve döndüğümde sabaha kadar duvarda asılı duran beyaz gömleği, lacivert pantolonu seyrederdim... Bir çift ayakkabıyı giyip sokakları gezdiğimi hayal ederdim. Ve bayram sabahı... Öptüğüm ellerin sayısını bilmezdi dudaklarım. *** Bugün bayram... 'Mehmedim, hayat hayaldir' derdi sürekli kulağımıza o güzel adam... Geceler ölü saatlerdir... Gün geçtikçe vakit daralıyor... Beyaz bir gömlekle başlayan hayattaki hayal, beyaz ama uzun ve düğmesiz bir gömlekle son bulacak iki metreden ibaret kazılan çukurda... Asıl hayat başlayacak. Herkesin bir hayali vardı bir zamanlar... Herkesin tükenecek bir ömrü olduğu gibi. Ve herkesin bitecek bir son günü ve verecek son nefesi var. Bugün bayramdı değil mi? Biz bir gecede büyüdük... Kahırdan bir gecede büyütüldük... Yoksa, kimse çocukluğundaki gibi masum değil miydi? *** Dostum derdi ki; -Ben ölünce, çocuklarıma bu ülkede üç adam sahip çıkar diye ümitlendim... Daha sağlığımda iken ikisini kaybettim. Geriye bir adam kaldı... Bazıları da sürekli lafa adam bulamadığından yakınıyordu; - Hayatımda tanıdığım adam sayısı beşi geçmedi... Kimse kimseye diyemedi ki; -Ben bir adam olabildim mi? Ki etrafımda beş adam arıyorum... 'Erdemli' ve 'Şerefli' olabilmek artık lafta... Konuşabilmek, yazabilmek, çizebilmek şerefli olmanın göstergesi değildir... Yaşayabilmektir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.