Hesap günleri

Dün bayram... Bugün referandum... Ya evet ya hayır... Ne acı ki bin yıldan beri bu topraklarda bir orta yol bulunamadı... Yetmiş ikiye bölünmek ve sadece içlerinden birinin kurtulması bu olsa gerek... Asırlardan beri bölünme ve bölüşme oyunu oynanıyor... Bölündükçe, bölüşüldükçe küçülüyor, zayıflıyor bu ülke... İtibar kayboluyor... Lakin kimse anlamıyor... Kafalar öfke dolu... * Kendi meşrebine ait pencereden ülkenin geleceğine bakmaya devam edenler ortak akıldan sözediyor ama ortak huzurdan kimse bahsetmiyor... Bir arada yaşama sanatını keşfeden Osmanlı'nın kıymeti neden bilinmemiş sorusuna hâlâ cevap bulunamıyor... İşte huzura kimse bu yüzden kolay ulaşamıyor... Orta Doğuda kime zulmetti Osmanlı? Ki Kudüs'te, Şam'da, Bağdat'ta, Mekke'de ve Medine'de ihanete uğradı... Balkanlar'da kime zulmetti Osmanlı? Ki Bosna'da, Rumeli'de, Selanik'te, ihanete uğradı... * Sandığa gitmeden bir an durup kendi geçmişine yolculuğunu herkes bir daha yapmalı... Vatandaş, 'gelene ağam gidene paşam' dönemini artık kapatmalı... Öyle sadece askerle yetinmeyip, siyasetçiden, bürokrattan, iş dünyasından, patronlardan, gazetecilerden, polisten, validen, sendikalardan, kısaca seçtiği veya seçmediğinden de hesap sorabilmenin yolunu açmalı... H Vatandaş, seçimden seçime belediye başkanı, milletvekili seçmeye de paydos demeli... Seçtiği belediye başkanı kente gökdelenleri dikmeden gelip kendisine sormalı ve izin almalı... Batıda demokrasi böyle... Vicdan, menfaatin de üstünde bir yerdedir... Vicdansızlığın hesabı her iki dünyada elbet bir gün sorulacak.. Mesele o suali cevaplayabilmektir...