Yıl 1976'dır. Bir filmin çekimi için büyük bir kadro Fas'ın kırmızı çöllerinde buluşur ve 'motor' der. Filme sponsor olan S. Arabistan senaryoda fazla Eshab-ı Kiram sevgisinin vurgulandığını gerekçe gösterir ve filme maddi destek olamayacağını deklare ettiği gibi ayrıca Fas hükümetine de baskı yaparak film ekibinin ülkeden ayrılmalarını sağlar. Filmin 15 dakikalık bölümü çekilmiştir... Projenin yarıda kaldığını gören Hicazlı Adam filmin 15 dakikasını montajlar ve Libya Devlet Başkanı Kaddafi ile gidip görüşür. *** Kaddafi'ye filmin 15 dakikasını izletir. Filmin gerisinin nerede olduğunu soran Kaddafi'ye başından geçen serüveni kısaca anlatır Hicazlı Adam. Kaddafi filme tam destek vereceğine dair söz verir. Libya'da çölde yaşayan Kaddafi aleyhtarı olan muhalif grupları da filmde figüran olarak oynatmak istediğini belirten Hicazlı Adamın bu teklifi de kabul edilir. Filmin çekimleri esnasında nezaret etmek ve ekibin işlerini hızlı bir şekilde halletmesi için de Kaddafi kendine en yakın bir adamını görevlendirir. *** Libya çöllerinde büyük bir hızla film çekimine yeniden başlanır. Yüzlerce atlı ve develi figürasyon ekibi de tamamlanır. Kaddafi'nin görevlendirdiği adam ise sürekli filmin çekimlerine müdahale eder; -Burası olmadı, bir daha çekilmesi gerekli...Öyle olmaz... Durum Hicazlı Adama iletildiğinde durumu Kaddafi'ye söylemek istemez. Ama bir çare de bulmanın şart olduğunu anlar. Adamı yanına çağırır Hicazlı Adam; -Filmde sana da bir rol vermek istiyorum. Sen Peygamberimizin arkadaşlarından (Eshab-ı Kiram) birinin rolünü oynayacaksın. Adam aldığı teklif karşısında çok sevinir. Hicazlı Adam, adamın sevindiğini görünce; -Yalnız rolün çok zordur. Peygamberimizin arkadaşları çok eziyet gördüler. Gerçekçi görüntüleri elde edebilmek için sizin de bazı sıkıntılara katlanmanız gerekecek...der. Adam rolün hürmetine rolünü kabul eder. *** Her işe karışan adama kostüm giydirilir ve ilk sahne çekimi için 'motor' denilir. Köle falakaya yatırılacaktır, rol gereği. Lakin 'Hicazlı Adam' kırbaçlayacak olan figüranlara da işareti verir ve gerçekten vurulmasını ister. Falaka başlar, adam bağırıp-çağırır ama nafile. Görüntüler kaydedilir. Adam yediği dayaktan birkaç gün boyunca ayaklarının üzerine basamadığı gibi bir daha film setini de uzaktan izlemekle yetinir... *** Bahsi geçen film Çağrı filmidir. Hicazlı Adam ise filmin yönetmeni ve prodüktörü Mustafa Akkad'dır. Neden Hicazlı Adam? Çünkü Mustafa Akkad 1935 Suriye'nin Halep şehrinde doğmasına rağmen atalarının Türkiye'den göç ettiğini biliyoruz. Halep bir zamanlar Osmanlı Devleti sınırları içinde idi. Akkad'ın annesi de bir Türk'tü. Osmanlı hayranı olan Akkad hiçbir zaman Suudi, Kuveyt, Ürdün, Irak gibi ülkelerin isimlerini asla söylemez ve sürekli bölge ülkelerinin tamamına 'Hicaz' der... Yani, kurulan devletleri kabul etmez ve o beldelerin Müslümanların ortak malı 'Hicaz' toprakları diye kabul ederdi... *** 'Hicazlı Adam' Mustafa Akkad'ın en büyük hayali ise İstanbul'un Fethi'ni beyazperdeye aktarmaktı. TGRT televizyonunun açılışı için 1993 yılında Dr. Enver Ören ağabey ve Mücahid Ören ağabeyin daveti üzerine ülkemize geldiğinde kendisi ile sadece ayaküstü görüşebilmiştim... Çağrı ve Ömer Muhtar gibi dev filmlere imza atan Mustafa Akkad, Ürdün'ün başkenti Amman'daki terör saldırısında kızı Rima ile birlikte hayatını kaybettiğinde üzüldüm. Geride kalan damadı Eşref Muhammed ise gazetecilere şu sözleri söyledi; -Acımı anlatamam. Dünya bu saldırıların İslam'la ilgisi olmadığını bilmeli... *** 1935 yılında Halep'te başlayan hayat yolculuğunu Mustafa Akkad yetmiş yılın ardından 2005 yılında gözlerini kızı Rima ile birlikte yumdu, doğduğu Halep topraklarına defnedilerek 'dünya yolculuğu'nu bitirdi. Lakin ardında öyle bir Çağrı bıraktı ki! Duymayan, görmeyen kalmayacak, dünya durdukça... Uğurlar olsun sana Hicazlı Adam... Rahmetin ışığının kabrini aydınlatacağına inanıyorum.