> Paris Paris'e gelince insanın aklına nedense Napolyon ve o ünlü sözü geliyor; "Para... para...para..." Para uğruna adam vurulur, daha çok paralanmak için... Para için kurşun sıkılır. Para yüzünden evler yakılır... Para sebebiyle ülkeler ele geçirilir. Para için çocuklar öldürülür. Lafa gelince de; "Para nedir ki el kiri" diyenler parasız bir adama selam dahi vermez... Demek ki; demekle olmuyor... Başka şey olsaydı, kim bilir daha neler olurdu? * Dünyayı bir kalemde çizenler; "Parayı cebinize koyun kalbinize değil" diyerek; "Dünya için Allah" demeyenlerin peşine gidenler kurtuldu... Napolyon'un peşinden gidenler değil... * Napolyon'un her şeyi "para" ile ölçtüğünden beri dünyanın tek pusulası; para... Kalbe girdiği günden itibaren dünya ve insanlık huzurunu kaybetti... Birilerinin kaybettiği yerde de birilerinin daima kazanmasından daha normal ne olabilir ki? * Güç... Güç uğruna adam vurulur, daha çok güçlü olabilmek için... Güç için kurşun sıkılır... Güç yüzünden savaşlar çıkartılır. Güç sebebiyle ülkeler elegeçirilir. Güç için güçsüz çocuklar öldürülür. Lafa gelince de; "Güç dediğin nedir ki, bugün var yarın yok!" diyenler, güçsüz bir adama selam dahi vermez... Demek ki; demekle olmuyor... Ya başka bir şey olsaydı, kim bilir daha neler olurdu? Dünyayı bir kalemde çizenlerin yolu da orada... Napolyon'un peşinden gidenlerin yolu da orada... Kim neyi istiyorsa... Hikâyelerin hikâyesi; para ve güç kazanarak başlar ama sonunda ya kaybeder, ya da ölümle biter... Dünya hikâyelerinin muhasebe savaşları bittikten sonra hiç bitmeyen gerçek bir hikâye başlar...