İktidarların ölümü

Kendime çok sordum, iktidar ile ölüm arasındaki fark nedir? diye... Giden ve gelen iktidarları düşündüm. Eleştirilmeyen iktidar olmadı... Her iktidara benzer karalamalar yapıldı... Geçmiş iktidarlara, 'ülkeyi satıyorsun' suçlamaları yapıldı ama bütün satanlar ne hikmetse Ankara'da elini kolunu sallayarak dolaşıyor... Ya kimse bir şey satmadı... Ya da satanlar bir şey kazanamadı! Ülke satma iddiaları karalamadan öteye gitmedi... Futbol taraftarına benzer seçmen, lügatinde 'Dün' asla yoktur. Taraftarın ise yarına dair umudu vardır. Futbolda yarın çok, siyasette ise yarın yok. Bu yüzden taraftarın heyecanı daima zindedir. Taraftar asla başka takım tutmaz ama siyasette günde beş defa rozet değiştirildiği de bir gerçek! Futbol ile siyaset arasında fark da var çok benzerlik de. Futbola siyasetin girdiği yer, kulüp yönetimidir... Bu hastalık orda da yaşatılır... Yönetime kızan taraftar, delege daima başkan değiştirir... Kendini beğenmeyen taraftar ise yeryüzünde asla yoktur. Anlamak zor. Ankara'da daha da zordur... *** Kısacası siyasette, rahmetli Tarık Buğra ağabeyin dediği gibi, 'yarın diye bir şey yoktur.' Bu ülkede iktidar-muhalefet ilişkisi değişmedi. Yüzde 40'ların üzerinde oy alan Al Gore ile yüzde 48 oy alan ve seçim kaybeden John Kerry, bizdeki gibi muhalefet anlayışı sergilediler mi? Onlar adeta kayboldular. Ya bizde olsaydı? İktidara yakın bir oy alacak ve susup oturacak! Kargalar bile güler... Demirel'in tabiriyle, gökyüzünü adamın başına yıkarlar... Anlamak zor. İzahı daha da zordur. *** Futbol fanatikliği siyaset alanından uzaklaştırılmadıkça daha çok, 'gidene ağam gelene paşam' türküsünü söyleriz... Bu ülkede insan yaşamaktan yorgun... Ölünce herkes yakasını bırakır. İktidarın yakasına yapışan bin bir el, iktidarın düştüğünü gördükten sonra da elini çeker ve unutur gider... Ankara'da iktidar olmak yaşamak değil, ölümle kol kola gezmektir. Ankara'da iktidar olmak zor, ölmek kolay. Öldürülmek için ise bahane çok. Anlamak zor. Anlatmak daha da zordur...