İlave tarihler...

A -
A +

1994 yılında Nobel ödülü alan dâhi matematikçi ve şizofreni hastası olduğu bilinen Prof. John Nash'in hayatını Amerikan sineması Akıl Oyunları adlı başarılı bir uyarlama ile beyaz perdeye aktardı ve film 74. Oscar Ödülünü aldı... Amerika'da yaşayan iş adamı dostum Ali Rıza Bozkurt'un davetlisi olarak Prof. John Nash ve eşi İstanbul'a geldi... Filmi izlediğim için kendisini merak ediyordum... Sakin bir hali vardı... Sessiz bir gemiyi andırıyordu... Saltanat Kayığı ile Boğaz'ı geziyorduk... Zülfü Livaneli bir yandan Prof. John Nash'e Boğaz'ın güzelliklerini bir diğer yandan da yalıların hikâyelerini anlatıyordu... Nash, İstanbul'u başka bir gözle seyrediyor ve anlatılan hikâyeleri hayranlıkla dinliyor gibiydi... Kimbilir belki de kendisinin gördüğü bizim göremediğimiz iki arkadaşıyla... Dayanamıyıp sordum; onlar da burada mı? Gözlerime baktı ve sadece gülümsemekle yetindi... Bu da sorulur mu? der gibiydi... * Tarihimiz ilave edilen masallar, korkular, yalanlarla doluydu... Kırk kafadan kırk ayrı tarih uyduruluyordu, yazılıyordu ve anlatılıyordu... Maziden nefret etme duygusu, yeryüzünde bizdeki kadar hiçbir millette yoktu... Karalamalar da ayrı bir fasıl konusuydu... Prof. İlber Ortaylı ile yapılan bir söyleşiyi kitabında okuduğumda hayret etmiştim... Topkapı Sarayı'nın harem dairesini turistlere gezdiren rehberler diyormuş ki; -İşte burası da padişahların cinsel fantezilerini gerçekleştirdiği yer! Bu çirkin anlatıma şahit olan Prof. Ortaylı, rehberlerin ilave ettiği yalan bilgilerle bir tarih anlatmalarına izin vermediği gibi, yazılı bir metin hazırlayarak turistlere doğrusunu anlatmayı üstlenmiş... Ve demiş ki; -Burası padişahların evi... Eşi ve çocuklarının büyüdüğü yer... Yani mahremiyeti... * Bu ülkede neden belden aşağı magazin haberleri çok seyrediliyor? sorusunun cevabı rehberlerin tarih anlatımına kadar yansımış... Kim kiminle nerede yatmış ve nerede kalkmış? sorusunun meraklı kitlesinin çığ gibi büyüdüğünün delili, reytinglerin tavana vurmasından belli... Başkalarına ait yaşantıları veya kalıntıları sabahtan akşama kadar kafadan dolma, yarım-yamalak bilgilerle konuşarak, karalayarak 'bizi daha iyi adam yapmaz' anlayışına insanoğlu kavuşmadığı müddetçe bireylerin yaşamları daha çok magazin canavarına yenik düşecek... Gıybetin bu asırdaki adı; magazindi... Nobel ödüllü şizofreni hastası dâhi matematikçi Prof. John Nash, bu kenti seyrederken, anlatılan tarihi hayranlıkla dinlerken, bizdeki magazinciler de galiba daima yanlarında, kendilerinin gördüğü bizim görmediğimiz, hayali iki adamla geziyorlardı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.