Günlük hayatta sık sık: "Kendinizi kutsallaştırmayın." sözü tekrarlanır tekrarlanmasına ama, yine de, bu söz hiç duyulmamış, söylenmemiş muamelesine tabii tutulur.. Putların kırılmasının ardından 1400 yıl geçmesine rağmen, hâlâ kendilerini 'kutsallaştırmaktan' zevk duyan var.. Arap ülkelerine ait televizyonlardaki haber bültenlerine gözattığınızda, 'Kral' ların sabahtan akşama kadar el-etek öptürüp gezdiğini gördüğünüzde 'kendini kutsallaştırma'lara şahit olursunuz.. 'Gösteriş' üzerine ülkelerini inşaa eden krallar, etrafı yüksek duvarlarla örülü saraylarda 'saltanat' içinde 'keyif' sürerken, ara sokaklarda ekmeğe dilenen binlerce insanın sefaletine şahit oldukça, ağlarsınız.. * Futbolcu, siyasetçi, bürokrat, sanatçı, türkücü, manken, gazeteci, yazar, yönetmen, televizyoncu, aktör, kısacası yıldızlar dünyasında ışıkların büyüsüne esir olanlar, hayran kitlelerinin aşırı ilgisinden, basının sürekli yazıp-çizmesinden zaman içerisinde kendilerini kutsallaştırdıklarının farkına bile varamıyorlar... 'Hayranlık' ile 'tapınmak' arasındaki o ince çizgi de haliyle beyinlerde silinip gidiyor.. Televizyon programlarına telefonla bağlanarak konuk olan sanatçıya, futbolcuya, türkücüye hayranlığını ifade etmeye kalkan seyircilerin "Size tapıyorum!" sözlerine şahit oldukça, ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.. * Bilmelidir ki; kendinden önce de başka futbolcuların, aktörlerin, şarkıcıların resimleri asılıydı.. Ama bugün hiçbiri yok, yeni nesiller eskileri tanımıyor bile.. Kendini bu aldatmaca oyununa fazla kaptıranlar yıllar sonra kendi posterlerinin yerine, yeni şöhretlerin resimlerinin asıldığını görünce, bunalıma giriyorlar.. * Şöhretlerin en büyük korkusu; unutulmaktır.. Bu herkes için kaçınılmaz bir sondur, bu gerçekten kaçmak ise imkansızdır.. Dünyaya sırtını dönebilenler, sadece Allah rızası için çalışanlar, kazandığını paylaşanlar, dağıtanlar, insanlara hizmet edenler, karanlıkları delerek tüm insanlığa bir ışık olabilen rehber insanlar daima mutludur ve dünya durdukça da unutulmayacaklardır..