Bizim medyanın tuhaf alışkanlıkları vardır... İçine düştüğü durumun farkında dahi değildir... Bu ülkenin üniversitelerinde ders veren hocaların medya analizleri üzerine bir eseri dahi yoktur... Her basılan gazete ve televizyon yayınları tarihin çöplüğüne gidiyor... Nehre atılan şişeler ve kâğıtlar gibi... Birileri dönüp medyanın geçmişine bakıp nereden nereye geldiğini yazamıyor... O sayfalara ve camlara günlük bakmaya ve ertesi gün unutmaya ayarlanmış bir haldeyiz... Unutarak yaşamayı bizden daha iyi uygulayan başka bir millet yeryüzünde var mı? Issızlığın ortasındayız... * Şehit cenazeleri olduğunda tabutlar sekiz sütuna manşete çekilir ve ailelerinin dramları günlerce işlenir... Biraz zaman geçtikten sonra kelli felli gazetecilerin yeniden Kandil Dağının yolunu tutmasına kimse ses çıkartmaz... Eşkıyaların sözleri sekiz sütun manşete çekilir ve günlerce eşkıyaların istekleri yazılıp çizilir... Sanki, Kandil Dağında teröristler değil de bilge adamlar yaşıyormuş gibi... Kimse, eşkıyaların bu ülkede namusuyla, şerefiyle yaşamaya çalışan millete söyleyeceği bir sözü mü varmış? sorusunu soramıyor... Bu millet eşkıyaların nasihatlerine ihtiyaç mı duyuyor? Birileri çıkıp diyemiyor ki; önce kanlı ellerinizi yıkayın... Issızlığın ortasındayız... * Neylersiniz ki, bu millete böylesine garip ve tezatlar içinde yaşaması öğretilmiş... Bir zamanlar da Bekaa Vadisi'ne gidip eşkıyanın başı ile röportaj yapma modası başlattı ve öylesine büyük bir gazetecilikten sayıldı ki! Yıllardan beri medyanın baronları, kralları, prensesleri ve prensleri özgürlük, hak ve hürriyetler başlığı altında bu ülkeye, değerlerine, milletine, dinine küfür edenlerin sesi oldu... Kandil Dağı'nın yolunu otobana çeviren gazeteci, televizyoncu ve yazarlar acaba 13 şehit cenazesinin tabutlarının başına gidebildi mi? Mehmetçiklerin niye kurşunlara dizildiğini ve ailelerinin acısını anlayabildi mi? Leyla Zana'yı yayına çıkartmak uğruna işinden olan spiker acaba bir şehit anasının elini sıkabilmiş mi? O annenin feryadını yüreğinde hissedebilmiş mi? Sabahtan akşama kadar Kürt söylemi ile yatıp kalkanlar acaba bir gün durup bu şehitler için bir damla gözyaşı dökebilmeyi başarabilmiş mi? Issızlığın ortasındayız... * Oldum olası 'Çü'lerden nefret ettim... İster Kürt-Çü, ister Türk-Çü olsun... Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Abaza, Arap kim olursa olsun herkesin yaşama hakkına sahip olduğuna inanmalıyız... Ama her kim Kürtçülük, Türkçülük, Çerkezcilik, Abazacılık ve Arapçılık oynuyorsa orada ırkçılık olduğuna inanmalıyız... Osmanlı Devleti'ni de bu ırkçılık yıkmıştır... Jön Türkler de başını çekmiştir... Issızlığın ortasındayız... Ne acı ki...