İstanbul sokakları

A -
A +

Geçtiğimiz günlerde ölen sanatçı Kurtuluş'un; 'O'nu benden siz çaldınız İstanbul sokakları' şarkısını 80'den önce memleketinde dinleyenler İstanbul'a gelmeye dahi korkardı: Acaba neyimizi kaybedeceğiz? diyerek. Herkes için bir kâbusa dönmüştü İstanbul'a gelmek. Kimler ne umutlarla geldi. Ne hayal kırıklığı yaşandı. Kimileri; davasını, evlatlarını, ailesini, kimileri ise karakterini ve aşklarını kaybetti... Kimileri bataklığın, kimileri ise aydınlığın yolcuları oldu... Ve kimin ne aradığına, ne kaybettiğine bir daha dönüp bakarak muhasebe yapması lazım. Sonuçta, işin sırrı üstad Necip Fazıl'a verilen o tek kelimelik cevapta yatıyor; "Bu bir nasip işidir!" * İstanbul'un öfkesi de, merhameti de büyük. İntikamcıdır. Uğruna ölmek isteyen insanları dahi dünyaya rezil edecek kadar da nefret birikir sokaklarında. En acı intikamı ise ihanetleri koynunda saklar... Yine de insanlar sokaklarına çıkıp gezmek ve yaşamak ister. Her insan İstanbul'da yükselmeyi ve güçlü olmayı ister. En tehlikeli insanları ise güçlü olduktan sonra yaşadığı hayatıdır... Başedilmez, yükselmeye devam ederken. Saatler ve dakikalar arasında aldatmayı bilir. Aldatmayı artık sanatlaştırmıştır. "Hoşcakal iki gözüm, hoşcakal" diyen şairin mısraları ne zaman aklına düşse, oturur ağlar. Kimilerine birinci, kimilerine ise onuncu büyük bir köydür İstanbul'un sokakları... Hâlâ İstanbul'a gelmeye ve sokaklarında gezmeye korkulmaya devam ediliyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.