Anadolu'da gün görmüş, günler geçirmiş aklı evvel bazı insanlar vardır. Ki bu insanlar her zaman duruşlarıyla, sözleriyle ve dürüstlükleriyle halkın önderleri gibi görülmüştür... Kimin başı belaya girse, sıkıntısı olsa ilk başvuracakları ve kapısını çalacakları adres yine bu insanlar olmuştur... Aklı selim sahibi bu insanlara ahali daima danışır... Hakem kılar... Bu insanlar aynı zamanda Nasreddin Hoca gibi nüktedandırlar. Varlıklıdırlar... Fukaranın her derdine koşarlar. Öfkelerine yenik düşmez ve kin tutmazlar. Herkesce sevilir, sayılırlar... Suç merkezlerine dönen büyük kentlerde insanlar bunlardan yoksun kaldıkça, her suçlu öfkesine yenik düşüyor... * Anadolu'da tanıdığım Aslan Ağa vardı... Ağalığı çok zengin oluşundan değil, cömert oluşundandı... Bir kuru ekmeği dahi olsa paylaşırdı... Zaten ahali paylaşmayana 'ağa' demezdi.. Anadolu'da 'ağalık' öyle lafla başlayıp lafla bitmez...Toplayan, biriktiren ve fukaraya metelik dahi dağıtmayan ağanın Süpürgeç Dağı kadar altını olsa ahali o adama yine de 'Ağa' demez... * Geçen bir dostum "Olanın olmayana borcu vardır" sözünü söyleyince Anadolu'daki gelenekleri, aklı selim adamları ve Aslan Ağa'yı hatırladım. Kendine ziyafet çeken, kendine harcayan, ve kendini gezdirenlerin kendi kendilerine ağa demelerinin bir anlamı yok, ahali demedikten sonra... Kentleri suç merkezi haline getirmemenin yolu, olanın olmayana sahip çıkmasından geçiyor...