Kırk yıllık masal

PKK, devleti ve milleti tahrik edercesine saldırıyor... 'PKK'nın patronu hangi devlet?' sorusuna cevap verilmiyor... Kandil Dağı'nda füze, mermi ve silah fabrikası mı var? Tedarik zinciri kimler tarafından sağlanıyor? Somali'de insanlar açlıktan ölürken, Kandil Dağı'ndaki 5 bin kişiye kamyonlarca un, şeker ve yağı kim gönderiyor? PJAK adıyla İran'a, PKK adıyla Türkiye'ye saldırmasının ardında hangi istek yatıyor? Türkiye, PKK'nın arkasındaki patron devletlerin kim olduğunu neden deşifre etmiyor? Kırk yıldan beri aynı masal anlatılıyor... * Şehitler bayrağa sarılı tabutlarla uçakla memleketlerine gönderiliyor... Jetler yine dağları bombalıyor... Tören düzenleniyor, cenaze namazı kılınıyor ve cami avlularında şehit aileleri feryat ediyor... Gazete ve televizyonlar ilk gün 'kalleş ve hain saldırı' diyor. Birkaç ay sonra 'kalleş ve hain' dediği eşkıyalarla görüşebilmek için 'barış ve demokrasi' zırvalıklarını bahane ederek Kandil Dağı'nın yolunu tutuyor... Dağdaki bir kütüphane önüne oturtulan Murat Karayılan bir bilge adam gibi konuşmaya yeniden devam edebilir. Kırk yıl boyunca her terör saldırısının ardından 'kalleş ve hain' diyen medya ise, daha bugüne kadar hiçbir PKK'lının fotoğrafı altına 'işte hain ve kalleşler' diye yazmamış... Nedenini düşünüp de bulan var mı? Kırk yıldan beri aynı masal anlatılıyor. * Eskiden, şehit tabutlarının başında 'eşkıyanın başı görüldüğü yerde ezilecek' nutukları çekilirdi... Eşkıyanın başı yakalandığında ise; 'memlekete hoş geldin' denildiğinde anlamıştık ki devletin generalleri, polis şefleri ve adamlarının hepsi yalan söylemiş... TBMM eşkıyanın başı için toplanıp 'idam cezasını' kaldırınca umutlarımı çöpe attım... Kandil Dağı daha önce jetlerle bombalanırken basının çokbilmişleri askerle dalga geçiyordu, bugün ise methiyeler diziyor... Kırk yıldan beri aynı masal anlatılıyor...