Kış düşleri

A -
A +

Sabahın erken bir vaktiydi... İstanbul'a karla karışık yağmur yağıyordu... Pencerelerden, sisler arasında kalan kentin sadece sokaklarını seyreden entelektüeller belki de kış düşlerini düşlüyorlardı... Yaşadığı çağın sadece şahidi, entelektüeli ya da aydını olmakla bir şeyler düzelmiyordu... Oysa entelektüel Bernard Henry Levy 'Entelektüel, insan acılarının ister istemez işbirlikçisidir' diyordu... * Günümüz entelektüelleri ise başkalarının acılarına duyarsız kalıyor, sadece pencereden sokakları seyretmekle yetiniyordu... Yazmakla, konuşmakla ya da körü körüne taraf olmakla görevinin bittiğini sanıyordu... Bu çerçeveye kendini mahkum edenlere entelektüel denilmiyor, kendi görüşlerine göre olayları ören dantelektüel deniliyordu... Felaketler seyrediliyordu... * Bir yıl daha gelip geçiyordu... Kaç entelektüel kendini muhasebeye çekiyordu? Biliniyor muydu? Ünlü düşünürlerden biri; "Karışık zamanlarda, seyirci kalmak da tehlikelidir..." diyordu... Dünya gitgide karışıyordu... Ülke karıştırılmak isteniyordu... Entelektüeller ise taraf olmakla, ya da yorumsuz kalmakla yetiniyordu... Ya da seyirci kalınıyordu... Bir yılı daha seyrederek tüketiliyordu... Her şey "kış düşleri"ne erteleniyordi!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.