Fransa on yıl önce soykırımı tanımıştı... On yıl sonra ise 'soykırım yok' diyenlere bir yıl hapis ile 45 bin Euro para cezasını öngören yasayı 38 oyla kabul etti... Yasanın yürürlüğe girmesi için senatoda kabul edilmesi gerekiyor... Bunun uzak bir ihtimal olduğu söylense de; kabul edildiği takdirde de Türk-Fransız ilişkilerinin büyük yara alacağı kesin... Biz; parlamentolar tarih yazmaz dedikçe AB ve ABD ile Kanada gibi ülkeler bu işte ısrar etmeye devam ediyor... 'Soykırım' diyerek Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak isteyenlerin hangi tarihî belgelere dayanarak bu iddiayı gündeme getirdiklerini de anlayabilmiş değiliz... Kendi tarihlerine bakacak yüzleri yok galiba... * Benjamin Franklin'in hatıralarına baktığımızda; 250 bin Kızılderiliye yardım adı altında gönderilen battaniyelere şarbon mikrobunun nasıl bulaştırdıldığını anlatıyor... 90 bin askerimiz Sarıkamış'ta donarak şehit düşerken, kayak yapmıyordu, Ruslara karşı vatanlarını savunuyordu... Kahramanmaraş, Gaziantep'e kadar gelen Fransızlar da tatil yapmaya gelmemişti... Cezayir, Tunus, Fas, Lübnan ve Suriye'de yaptıkları soykırımı neden kimse hatırlamıyor ve hatırlatmıyor... Ermeni soykırım iddialarını bilimsel araştırmalarıyla reddeden dünyaca ünlü Osmanlı, Balkanlar ve Orta Doğu tarihçisi ABD'li Prof. Justin McCarthy ile farklı yıllarda iki defa Baş Başa programıma konuk olduğunda, dünyada en büyük soykırıma uğrayanların Türkler olduğunu belirtmişti... Prof. McCarthy, Ölüm ve Sürgün adlı eserinde ise soykırıma uğrayan Müslüman ve Türklerin akıbetini tarihî belge ve rakamlarla ortaya koyuyor... Amerika'daki Ermeni diasporası ise Prof. McCarthy'i üniversiteye şikayet etmiş ve okuldan atılmasını talep etmişti... Eğer üç kıtaya ayak basmış ve yönetmiş Osmanlı soykırım stratejisini benimsemiş olsaydı yeryüzünde Yunan, Bulgar, Sırp ya da Ermeni kalır mıydı? * Daha düne kadar ASALA terör örgütünü destekleyen, büyüten ve hain suikastlara imza atan Fransa kendi kirli tarihini unuttu! Bu ülkenin aydınları ise ne acı ki kaleme almıyor... Bu cinayetlerden hiç bahsetmeyenler sabahtan akşama kadar hain ve teröristlerin cesetlerini arıyor... Almadıkları gibi Fransa'nın en büyük nişan ödülünü koşarak gidip alan Yaşar Kemal alkışlanıyor... Başbakan Erdoğan ise durumu o kadar güzel özetliyor ki; "İspanya'dan kaçıp Osmanlı'ya sığınan Museviler, Selanik'e yerleştirildiler. Selanik Osmanlı idaresinden ayrıldıktan sonra 1904 yılında Fransa'ya göç eden Benedict Malla'dır. O da Sarkozy'nin dedesidir. Sarkozy, Türkiye'nin tarihinde soykırım bulamaz. Eğer kendi ailesine bakarsa, orada Türkiye'nin Türklerin yardımından, hoşgörüsünden başka hiçbir şey göremez." Kör talih mi yoksa kör tarih mi denilen günlerden geçmekteyiz...