Korku ile büyüyenler

A -
A +

* New York/ABD Kimsenin kimseye sözle değil belge ile güven duyduğu ülkeler içerisinde birinci adres olan Amerika'dayım... Her geldiğimde nedense aynı korkuları ve kaygıları duymaktan rahatsız olsam da, tek şeye sığınarak; suç işlemedikten sonra bir mesele yok! diyerek kendimi rahatlatmaya çalışıyorum... Sokaklarında oğlum Emir Can ile yürürken, yine de kaygılıyım... Korkularından geçinen, korkuları dünyaya pazarlayan bir ülkenin kentlerinde dolaşıp dururken; "Hem çok ucuz, hem de çok getirisi olan sermaye, korkuyu yaymaktır" diyenler haklı mıydı? Ya da korku; uluslararası diplomasinin masasında daima bir pazarlık konusu muydu? * King Kong, Jaws gibi hayali canavar ve Süpermen, Batman, Örümcek Adam gibi hayali kahramanlarla dünyanın tüm çocuklarını korku ile tanıştıran, dev ülke ABD, korkudan elde ettiği gelirin rakamını acaba yoksul ülkelerin çocuklarına açıklayabilir miydi? "Korku kadar maliyeti düşük fakat etki gücü yüksek bir başka sermaye yoktu" diyenler galiba haklı değil miydi? * Rönesansla başlayan bireyleşme süreci her geçen gün biraz daha yol alması gerekirken, gelinen nokta ürkütücü... Yeniden Orta Çağ'a geri dönüş mü yaşanıyor? Erich Fromm ise bu durumu şöyle özetliyor; "Orta Çağ döneminde bireysel özgürlük yoktur. İnsan kendini toplumla bir, toplumun bir parçası olarak algılar. Bu dönemin sonlarına doğru bu birlik, bütünlük duygusu zayıflamaya başlar... Birey Orta Çağ'ın boyunduruğundan kurtulur ama başlayan bu değişim onu yeni boyun eğmelere sürükler, elde edilen özgürlük aynı zamanda yalnızlığı, yalıtılmışlığı beraberinde getirir." Kapitalizmin başlangıcının ise bu değişimin ön şartı olduğunu ifade eden Erich Fromm; "Birey artık yalnız ve kendi çabasına bağımlıdır. Birey bu ekonomik düzene hizmet edecek bir araca dönüşür. İnsanın kaderi; sermayeyi daha çok arttırmaktır." diyerek bunun getireceği sonuçların tehlikelerine ise dikkat çeker; "Kişisel değerlerin kaybı, benliğin zedelenmesidir. Birey toplumda, iş yaşamında artan beklentileri karşılamakta güçlük çeker, bireysel özün kaybı giderek artan mekanik davranımla, robotlaşmayla sonuçlanır..." * Küresel rüzgârların estiği dünyanın nereden nereye geldiği biraz düşünülerek bulunabilinir. Görebilmek için mutlak Fromm olmaya gerek yok... Fromm söyleyince daha inandırıcı olduğu için yazıyorum. Kısacası ağalar dün vardı, bugün de olacak... İşçiler de öyle... Birileri kazanırken, birileri harcayacak, birileri de elbette kaybedecek... Bu arada birileri de daima ezilecek. Bireyler kaybetme korkusuyla büyüyor ve 'kazandım' derken ölüyor... Bir hayat korku ve sevinç arasında gidip geliyor... Bireysel ve toplumsal huzur artık dünyanın tüm insanları ve ülkeleri için gittikçe bir hayal oluyor... Farkeden var mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.