Küçük hikâyeler

A -
A +

Küçük bir kasabaydı ve küçük bir çocuktu... Üç katlı ahşap ev dar geliyordu... Ve sokaklar... Uzaklara kaçıp gitmek istiyordu... Kaybolmayı çok seviyordu... Daima bir sorunun cevabını arıyordu; acaba kaybolursa kendini ararlar mıydı? Bu yüzden bazen evden uzaklaşıyordu... Bir kasaba kendini aramaya çıkıyordu... Yere göğe sığmıyordu... Gece yarılarına kadar uyumuyordu... Annesi; hadi yat! dediğinde, hep; beş dakika daha, diyerek kendine uzatma dakikaları satın alıyordu... * Yaz gecelerinde verandaya serilen yatakta uyumayı ise çok seviyordu... Yatar gibi gözüküp, uyuyana dek gökyüzündeki ay ve yıldızları seyrediyordu... Anne, arada bir bildiği masalları anlatıyordu... Alaaddin'in Sihirli Lambası, Ali Baba ve Kırk Haramiler, devler, cüceler ve yedi başlı ejderhaların cirit attığı masallarla büyüdü. Ve Ay Dede... Lacivert bir gecede dolunay; beyaz sakallı bir dedeye o kadar benziyordu ki, onun gerçek bir dede olduğuna inanıyordu... Ay dedenin yüzüne bakıyor ve nice hayaller kuruyor ve her gece hayallerinde alıp başını uzaklara gidiyordu. Bazı geceler hilal gibi çıktığında, annesine soruyordu; ay dede nerede? Anne ise; yaramazlık yaptığın için bugün küsmüş sana, diyordu.. Bu yüzden, ay dedenin yüzünü görebilmek uğruna kımıldamadan yerinde nice günler uslu uslu oturuyordu... * Yıllar yılları kovalıyordu... Büyüdü... Büyüdükçe, büyük adamların küçük oyunlarına yenik düştü. Üç kağıtçılıklara, ihanetlere, aldatmalara maruz kaldıkça ve kendini nedensiz çatışmaların ortasında buldukça, küçük bir kasabada küçük bir çocuk kalabilmeyi o kadar çok istiyordu ki, büyüdüğünden dolayı çok defa utanıyordu.. Kafaların içerisine bir put gibi yerleştirilen; "Güçlüysen varsın, güçsüzsen yoksun" anlayışını yıkabilmek, itibar görebilmek, savaştan yenik çıkmamak ve sürekli gücünü koruyabilmek uğruna tüm rezilliklere imza atanları gördükçe, başını alıp uzaklarda bıraktığı küçük kasabasına sığınmak istiyordu. Yıllar yılı merhametsizliğin kol gezdiği et yığını duvarlara çarptıkça, uykusuz geceler geçirdikçe, bir yaşamı ilaçlarla tükettikce, istemese de yorganlara sığınmayı istiyordu... Hayat hayaldi... Ama herkes kendi hayalinde varolmayı arzuluyordu. * Gelip de durduğu yerin adı; boşluktu... Tutunabildiği ve sımsıkı sarıldığı tek ip vardı... Uykudan kaçan çocukluk hallerini hatırlıyor ve şimdi diyordu ki; - Çok uykum var, artık yatmak istiyorum anneeeeeee! Denilir ki; herkesin bir hikâyesi var... Kimi yalan, kimi doğru. Kimi küçük, kimi büyük. Kimi bazen değişimlere uğrar, ilave edilir veya kötü günlerinden ayıklanır... Mevcutla yetinen ise çok azdır. Oysa küçük hikâyeleri olmayanların büyük hikâyeleri de yoktu... Büyük bir hikâye yazmak herkese nasip olmasa da, insanoğlunun ebedi uykusunda rahat etmesi için, küçük hikâyeler biriktirmesi gerekiyordu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.