Yazılı ve görsel basında 'yalan' ve 'yanlış yorumlanan' haberlerin ardı arkası kesilmeyince, bir ucu da zaman zaman gelip bize dokununca artık bu yazıyı yazmak şart oldu... Meslek hayatımda kimlerin bizleri 'mayın merkebi' yerine koyarak kirli emellerine ulaşmak istediğini yazsam sayfa yetmez... Ama kabahat kirli emellerine ulaşmak isteyenler de değil... Kirli emellere alet olanlar da... Çünkü bu meslek, dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar rotası, ölçüsü, kılavuzu ve değerleri olmayanlara yaptırılmaz... Her gördüğü suya kırık oltasını fırlatıp atan 'balıkçı' zihniyetine sahip insanlar tarafından bu meslek icra edilirse elbette gelinen son durak da çarpılan duvarlar olacaktır... * İngilizler, Birinci Dünya Savaşı'nda müthiş casus oyunları ile masa başında bazı ülkelerin sınırlarını yeniden çizerken, bazı milletlere de akılları sıra 'kader' çizmeye çalışmışlar... Ve çizmeye çalıştıkları bu çizgiyi de meşrulaştırmak için kulağa hoş gelen bir atasözü uydurmuşlar; -Dünya bir tahta, insanlar birer piyon! Unuttukları bir şey vardı. Piyonların birliği... * Bir dostum; "insan red ettiği kadar büyük, kabul ettiği kadar küçük bir adamdır..." derdi... Bu sözü âdeta kulağıma 'küpe' gibi taktım... Kimseler görmedi ama her söylenen ve kulağa hoş gelen söze inanmak isterken, elimi kulağıma götürdüğümde o görünmeyen küpe ellerime takıldı... Ellerim kanadı... * Haber Avı adlı filmde izlemiştim... Bir İngiliz medya patronu İspanya'da özel bir televizyon sahibi olur... Patron gazetecisine der ki: -Sınırsız yayıncılık paha biçilmez bir şeydir! Allah'tan, bu ülkede yayıncılığın bir sınırı var... Ve yine Allah'tan bu ülkede sınırları koruyanlar var... Yoksa, yol geçen hanına çoktan dönecek bu ülke... * Tezlerin çatışmasında kimin galip geleceğini kimseler bilemez... Bazan 'yalancılar' galip gelebilir... Lakin galibiyetin ömrü uzun değildir... Rahmetli dedem derdi ki: "Dünyanın en akılsız adamı vadeli yalan söyleyendir... Çünkü vadesi geldiğinde yalan olduğu ortaya çıkacak..." Doğruların daima galip geleceğinden asla şüphe etmedim... Ahlanmadım... 'Yırtıcı kuşların ömrü az olur' sözünü bir dostun duvarında asılı duran çerçevede gördüğüm günden beri... * Kimileri; gördüklerinin hiçbirine, duyduklarının yarısına inanma, kimileri de gördüklerinin yarısına, duyduklarının hiçbirine inanma tezini savunur... İki tezden birini kendine 'rota' yapanlar daima fırtınalara tutulmaya ve gemileri batırmaya mahkumdur. Her iki tezi savunanlar 'doğru' ile daima çatışma halindedir. Hele vicdan muhasebesi de rafa kaldırılınca... Şekillerle uğraşanlar şekillerde kalmaya mecburdur... Biz şekil ve görüntülere aldanmadan daima ne anlama geldiğini hep merak ettik... * İnsanlar kendi hayatları, paraları, servetleri üzerine kumar oynama lüksüne sahip olabilir... Lakin; ülkenin, milletin, bayrağın, askerlerin, polislerin, şirketlerin ve mesleklerin şerefleri üzerine 'habercilik' kılıfı adı altında 'kumar' oynama hakkına sahip olmamalıdır... Ama neylersiniz ki; kumarbaz adamların hayalleri daima çok büyük olurmuş...