Kurda kuzuları teslim edebilmek...

Üniversite sınavlarının ardından şimdi tercih telaşı başladı... Kimi kaliteyi... Kimi ücretleri düşünüyor... Gençler ise; akademik kadrolara değil, kampüs, yurt binaları ve sosyal imkânlara bakarak tercih yapıyor... Vakıf üniversitelerine gelince birçoğu hâlâ 'dersane' mantığıyla işletiliyor... Reklamlarında eğitimin kalitesi yerine, binalarını ön planda tutuyor... * Kaç öğrenci ve akademisyenin uluslararası arenada başarılı olduğuna ve mezunların yüzde kaçının piyasalarda iş bulduğuna dair bilgi ise hiç yok... Parayla üniversite okutmak isteyen aileler, beş yıllığına ortalama 140 bin lirayı bir kenara atmak, ya da kazanmak zorunda... Öğrenci ise üniversiteyi bitirdiğinde 1500 liraya zor iş buluyor... Harcanan parayı belki on yılda geri alabiliyor... Branşını sorduğunuzda ise 'işletme' ya da 'iktisat' diyor... Bu nasıl işletmecilik ve bu nasıl iktisatcılık diye soran ise yok... Elbette, vakıf üniversiteleri para alacak... Çünkü akademisyen kadroya ücret ödeniyor... Ama bir kara tahta, bir tebeşir ve bir hocadan ibaret apartmanlarda kurulan vakıf üniversitelerinin ücretleri ise ülke standartlarının çok üzerinde... * Bir başka düşündürücü konu ise; sabahtan akşama kadar televizyon ve gazete köşelerinde zehir zemberek fikir kusan ne kadar akademisyen, aydın, gazeteci ve yorumcu varsa çoğu vakıf üniversitelerinde ders veriyor... Aileler çocuklarını yetiştirecek kişilerin bunlar olacağını da unutuyor... Televizyon kapanabilir, yazılar okunmayabilir... Ya çocuklar, dersleri dinlemeyecek mi? Dinlediklerini doğru kabul etmeyecek mi? Doğru kabul ettiklerine inanmayacak mı? O halde? Kimin kime teslim edildiği çok daha önemli... Akademik kadronun, üniversitelerin ücretlerinden, kampüs ve yurt binalarından daha önemli olduğu gözardı ediliyor... Kuzuların kurtlara teslim edilişinden sorumlu ailelerdir, çocuklar değil... İyi tercihler...