Kurtlarla dans...

A -
A +

İsviçre'de yayınlanan Gazette de Lausanne'ın muhabiri gazeteci Jean Felix 1917 yılında İstanbul'a gelir... Beylerbeyi Sarayı'nda Sultan II. Abdülhamid Han ile bir röportaj yapar... Sultan II. Abdülhamid Han der ki: -Bünyesi, tamamen merkeziyyet üzerine ibtina edilmiş bir devleti, bu tarzın cihan içinde hayatiyeti sona erdiği günlerde muhafaza edebilmek, haricen görüldüğü kadar basit değildir. * Dış politikada'bilgimiz olmadı' gibi tartışmalarının yapıldığı şu günlerde, gazeteci Mustafa Armağan'ın kaleme aldığı 'Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı' adlı araştırma eserini okudum... İsviçreli gazeteci Jean Felix'e söylenen bu sözleri okudukça 'merkeziyetçilik' illetinin bir yönetim şekli olmaktan çıkışının tarihi demek ki taa o yıllara dayanmakta... * Sultan II. Abdülhamid Han, 14 Mart 1917 tarihinde günlüğüne o dönemi şu sözlerle kaleme alır: -Ne kadar garip bir tecellidir ki, amcam Abdülaziz Han'ı düşürmek için Avrupa'ya kaçan Genç Osmanlılar, eninde sonunda muradlarına ermişler, hem Abdülaziz Han düşmüş, hem de hemen peşinden açılan 93 Rus Savaşı Rumeli'nin yarısını alıp götürmüştü. Tıpkı onlar gibi, beni düşürmek için Avrupa'ya kaçan Jön Türkler de muradlarına ermişler, beni düşürmüşler ve girdikleri Cihan Savaşı'nda da Osmanlı İmparatorluğu'nu elden çıkarmışlardır. * Ve ardından çok önemli bir tesbitte bulunan Sultan II. Abdülhamid Han, her iki grubun da memleketin okumuş yazmışlarından oluştuğunu ve her iki grubun da Batıcılığa hayran olduğunu ifade ederek günlüğüne şu satırları yazar: - Her iki grup da memleketin tek kurtuluşunu Meşrutiyette görüyorlardı. Her iki grup da emellerine ordunun bir parçasını vasıta etti. Her iki grubun da dayandığı ordu da içinden parçalandı. * Bugün yapılan tartışmaları dinledikçe, aynı oyunun yıllar sonra yeniden sahnelendiğine şahit oldukça, ister istemez, 'bu oyunun senaristi kim?' sorusunu insan kendine sormadan rahat edemiyor! Ve Sultan II. Abdülhamid Han kaçınılmayan sonu ise şöyle özetliyor; -Evet, ne kadar daha garip bir tecellidir ki, ben bu olayların her ikisinin de içinde yaşadım. Amcamın öfkeyle yapamadığını, ben sabırla yapmayı denedim. Amcamın ceza ile başaramadığını, ben bağışlayarak elde etmeye çalıştım. Ama yine de muvaffak olamadım! * Daha garip bir tecelliden ise şöyle söz eder Sultan II. Abdülhamid Han: - Genç Osmanlılar da, Jön Türkler de Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak isteyen büyük devletlerin hepsini arkalıyorlardı! Bu devletlerin gözünde ümit bu gençlerdeydi! Bunların dediği yapılırsa Osmanlı İmparatorluğu kurtulacak, dediklerine kulak asılmazsa batacaktı! İki kere istemeyerek de olsa, dediklerini yaptık ve işte battık! Bari son kalan bir avuç vatan toprağında yaşayanlarının gözleri açıldı mı? * Sizce, otuz üç yıl Kurtlarla Dans eden Sultan II.Abdülhamid'in bu sözleri ile o günden bugüne gelen gençliğin gözleri açılmış mıdır? Yoksa açılacağı gün mü bekleniyor? Bilmiyorum, herkes kendi gözlerinden sorumlu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.