Mimoza çiçekleri

Televizyon dizilerinde 'sevişme' ve 'öpüşme' sahneleri alabildiğince almış başını gidiyor... İçkinin su gibi içildiği sofra sahnelerini de eklemek lazım... Duman avcılığı yaparak sigara sahnelerine mozaik attıran RTÜK nedense içkiye gelince seksen adım geriden geliyor... İçki daha mı az zararlıymış! Ki kimse ne dışarıda, ne umumi yerlerde ne de televizyon dizilerinin sahnelerinde içki içilmesine karışamıyor... Alkollü araç sürücülerinin bir yılda neden olduğu kazalarda ölen insanların sayısı toplansa bir tabur askere denk düşer... Buna rağmen hiç kimse 'gerici' damgası yememek için bu 'ayyaş' alana kafasını sokup sopa yemek istemiyor... * Hangi diziye dönüp birazcık baksanız yirmi yaşlarındaki oyuncular ya yataklarda sevişiyor ya da öpüşüyor... Yataksız, içkisiz sahne çekilemiyormuş gibi bir dayatma doğru ile karşı karşıya bırakılan millet ise artık eskisi gibi öfkeli ve duyarlı değil... Tepki vermekten, bağırmaktan, isyan etmekten, hakkını aramaktan bıkmış ve yorgun düşmüş... * Üç yıl süren bir dizide yirmi yaşındaki bir kadın üç yüz defa çıplak yatağa girmiş ve sevişmiş... Bu oyuncunun ailesi de kızıyla gurur duymuş... Kırk adamın döşeğine yatan kadınlar kırk birinci adama koşarken, hiçbir şey olmamış gibi davranması gerektiği duruşunu milletimizin kadınlarına öğretmeyi başardılar... Sanat camiasına sorulsa bu sahnelerin hepsi sanat ve sanat için bir rolden ibaret... Volkan Konak'ın söylediği 'başkası öpüp koklanmaz sevdiğim, yalandan da olsa...' şarkısındaki gerçekte ne zaman buluşulacak... Sokak köpeklerine, kedilere, foklara, farelere sahip çıkanlar, kadınları ve kızları sokaklara saldılar ve sahibi belli olmayan yataklara... Mimoza çiçekleri kopartılıp atılıyor sokaklara. Dizilerde sevişme sahneleri reyting rekoru kırıyor, çıplaklığını sergileyen kadın oyuncular daha çok seviliyor ve sayılıyor... İtibar ve para kazanıyor. Ödüller alıyor... Gittikçe sapıtılıyor mu?