Mutlaka yalanı

A -
A +

Mezar taşları feryad edermiş yaşayanlara; -Ben hiç ibret değilmiyim! diye... Nice iş dünyasının dev patronlarını gördüm... İki evrakla içeri dalan özel kalem efendileri patrona; -Efendim, buraya mutlaka katılmanız gerekiyor... Siz olmazsanız olmaz... Buraya mutlaka gitmeniz lazım, siz katılmazsanız olmaz... Mutlaka, ha mutlaka... * 'Her nefis mutlak ölümü tadacaktır' gerçeğindeki kaçınılmaz son gibi, patron öldü... 'Mutlakaların' getirdiği mecburiyetlerin hepsi sona erdi. Hani 'mutlaka' olması gerekiyordu? 'Mutlaka' olmadan da hayat devam ediyor... Şirket devam edebiliyor... Mutlaka, ha mutlaka, mecburiyetini daima ileri sürerek, patronun günlük yaşantısını çizmeyi programlayan özel kalem efendileri, aslında patrona dünyanın en koca yalanını söylemişler... * Ne gariptir ki, aynı efendiler bu defa 'mutlaka' yalanını yeni patrona söylemeye başlar; -Efendim mutlaka olmanız gerekiyor, şartını ileri sürdüğü zaman, bakıyorum da bu tatlı yalana da inanmayan yok... Bu özel kalem efendilerinin iltifatlarına aldanmayan yok... * Kendinden önceki patronun halinin muhasebesini yapıp da düşünen yeni bir patron yok... Kendine pay biçen patron hiç yok. Dünyada hep paranın muhasebesi yapıldı. Ne kazanıldı ve ne kaybedildi? sonucu hep rakamlarla telafuz edildi. Lakin hayatın muhasebesi hiç yapılmadı. Ölüm, koca bir yalan olan dünyayı 'mutlaka' bir gün kaybettiriyor... Kazanılan ise herkesin avuçlarında götürdüğü 'iyilik' olacak... Gerisi günah defteri... O da Yaradan'ın 'af' ve 'merhametine' muhtaç...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.