Orta Doğu'da cadı kazanı kaynatıldığı günlerdi. Tarık Aziz'e; ilk defa 1999 yılında Ankara'da, bir yıl sonra Bağdat'ta yaptığım röportajda "ABD, Irak'tan ne istiyor?" sorusunu iki defa sordum. Tarık Aziz; "Kendi bağımsızlığımızı, egemenliğimizi ve milli çıkarlarımızı istiyor, biz koruyacağız. Koruma yolunda acı çekmemiz gerekiyorsa bütün Irak halkı olarak bunu yaparız. Osmanlı idaresinin çökmesinden sonra İngilizlerin burayı işgal ettiğini unutmayalım. Saldırgana boyun eğmek olmaz. Çünkü boyun eğerseniz daha çok acı çekersiniz?" cevabını verdi. İngilizler Osmanlı idaresini Orta Doğu'da çökertip ve ardından işgal ederken en büyük yardımı da bu topraklarda yaşayanlardan aldığını hatırlattığımda Tarık Aziz sessiz kalmayı yeğledi. *** İran ile sekiz yıl neden savaştınız? Kuveyt'i neden işgal ettiniz? Neden bölgede bu kadar silahlandınız? soruları Irak'ı yönetenlere hiç sorulmadı. Merhum Özal hariç... Birinci Körfez Savaşındaki tutumu çok eleştirilince kendisi Ankara'da basın toplantısı düzenledi. Irak'ın silahlı gücünü rakamlarla ifade ettikten sonra basın mensuplarına sordu; "Merak ediyorum acaba komşumuz olduğunu iddia aden Irak, neden bu kadar silahlanmış?" *** Ülkesinin ve halkının bağımsızlığından söz eden Tarık Aziz'le görüştükten sonra; Bağdat, Kerkük, Musul, Kerbela ve Necef şehirlerini gezdim. Sokak aralarındaki aş evleri önünde yüzlerce Iraklı kadın ve küçük çocuğun ellerinde kırık-dökük tencerelerle yemek almak için saatlerce kuyruklarda sıra beklediklerini görünce; 'sözün bittiği yer' bu topraklar olsa gerek dedim. "Önünü görmeyenlerin öteleri görme hakkı yoktur" sözündeki gerçeğe benzemekteydi Irak'taki dram. Saddam Hüseyin ve Tarık Aziz uluslararası güçlerle halkı adına savaştıklarını iddia ederken, Bağdat'taki muhteşem sarayların yüksek duvarları ardında purolarını tüttürüp, viskilerini yudumlamaktaydılar. Irak halkının düştüğü gerçeği dün saraylarında oturarak görmemekte ısrar edenler, bugün cezaevinde hücrelerine konulan televizyon haberlerinde kendi düştükleri trajediyi izliyorlar. Gözü kör olan sadece aşk değilmiş. İktidarları da ilave etmek gerekir. *** Düşünüyorum da, iktidardan düşüşlerinin ikinci yılında kendi halkı tarafından protesto edilişlerini izlerken acaba nerde hata ettiklerini farkettiler mi? Eğer, Bağdat'ta cezaevinde Tarık Aziz ile görüşme şansım olsaydı; "Şimdi bu topraklarda kim daha çok acı çekiyor, halk mı yoksa sizler mi?" sorusunu sorardım. *** "Savaş zamanında babalar çocuklarını, barış zamanında çocuklar babalarını gömer" diye bir söz var... Acaba bugün Orta Doğu'da kim kimi gömüyordu? Yarın ise kimler kimi gömecek? Kim ne derse desin ama Orta(da) kalan bir Doğu var haritada. Sonuçta; Orta Doğu'nun 'Orta'sı gitti, kaldı 'Doğu'su!