Yıllardan beri reyting ölçümlerinin büyük bir yalandan ibaret olduğunu söyledik... Milyarlarca doların masa başında paylaşımı yapılıyor dedik ama kimseye dinletemedik... Toplumun yozlaşmasında, duyarsızlaşmasında, unutkanlığında en büyük payı bulunan ve değerlerin değersizleştirildiği ilk adresin AGB olduğunu anlatmaya çalıştık ama dinletemedik... Devlet yetkilileri ile yaptığımız her toplantıda gündeme getirdik ve dedik ki; -Bin defa Şaban filmi oynatılır da ve her defasında birinci olabilir mi? Yoksa, bu millet "Şaban"laşıyor mu? sorularını gündeme getirdik ama cevap alamadık... Buradaki yolsuzluğu gündeme getirdikçe daima karşımıza; -Halk böyle istiyor! gibisinden komik bir gerekçe çıkartıldı... Halk, kimseden cep telefonu, bilgisayar da talep etmemişti... İstemedikleri için bunları bulanlar suç mu işledi? Eğer öyle olsaydı, bir zamanlar çıplak kadın resimlerinden oluşan TAN gazetesi vardı ve bir milyon satışa ulaşmıştı... Şimdi nerede? * Bu süreçte işini ciddi yapmaya çalışan yüzlerce televizyon gazetecisi işsiz kaldı... Elli tane mahalle dedikoducusu kadını bir stüdyoya toplayıp çöpçatanlıktan öteye gidemeyen programlar her kanalın vazeçilmezi oldu... İzleniyor ve reklam alıyor diye... On dakika boyunca danaların caddeye kaçmasını gösteren haber bültenleri birinci oldu ve bu tarz haber bülteni yapan spikerler, yöneticiler Boğaz'da yalılarda oturdu, ülkenin ciddi meselelerini gündeme taşıyan emekçi gazeteciler ise bir köşeye itildi ve işsiz kaldı... Ekranlar gazinoya dönüştü... Ve sinemaya... Sokakta kime çarpsak mutlaka bir dizide oyuncu... Namusuyla ayakta kalmaya çalışan polisin, öğretmenin, gazetecinin, yazarın, hakim ve savcının, esnafın, emeklinin, doktorun hayatına dair bir şey yok... Ensest ilişkiler, tecavüz ve yatak sahnelerinden ibaret dizi ve filmler televizyonların vazgeçilmez yapımları oldu... * Yaz gelince de ekranlar denize dönüştü... Plajlarda ne kadar çıplak kadın varsa hepsini ekrana taşıyan bir televizyonculuk anlayışı yayıncılıktan sayıldı... Hangi sanatçı ve manken nerede güneşlenmiş, kiminle yatağa girmiş ve nerede sahneye çıkmış ilkelliğinden başka bir şey yok... Aklı fikri yatakta kalmış bir anlayıştan kendini kurtaramayan medyanın düştüğü durum karakol.. Bu ülkenin en ciddi firmaları da ne acı ki bu yapımların arasına reklamlarını veriyor... Sonra da televizyonlardan şikayet ediyor... Yıllardan beri kapıcılar, taksiciler, mafya, suçlular, kabadayılar dünyasından bir türlü çıkamayanlar bu ülkeye ne büyük kötülük ettiklerinin hâlâ da farkında değil...