Rüsva günleri

A -
A +

Üç günlük yalan dünyaya dair hayat yolculuğunda her geçen gün daha da acımasızlaşan hayata karşı dik durabilmek zorlaşıyor... Nerden biliyoruz? Üç gün gazete okuyup, televizyon seyrettiğimizde bu kanaate varıyoruz... Cinayetler, hırsızlıklar ve dolandırıcılıklara dair suç dosyalarından ibaret haberleri okuduğumuzda anlıyoruz ki, hayatın her alanını para ile yönetenler artık merhametsizliğe yelken açmış... Fukara insanların avuçlarında yazılı beyaz bir kâğıttan ibaret kalan ve karşılanamayan ihtiyaç listesi her gün biraz daha kabarıyor... Köylerde yaşayanlar da dahil... Birlikte direnişin şarkısı çok söylenir de, kimse çıkıp birlikte yaşamanın türküsünü söylemez... Yalnızlığın şarkısı da yalnız söylenir... Dostluk, içi boşaltılmış anlamsız bir kelime... Vefa, İstanbul'da bir semt adı olmaktan çıkmak üzere... * "Öyle yıkma kendini öyle mahsun, öyle garip... nerede olursan ol içerde, dışarda, derste, sırada, yürü üstüne üstüne tükür yüzüne celladın fırsatçının, fesatçının, hayının... dayan kitap ile dayan iş ile tırnak ile, diş ile umut ile, sevda ile, düş ile dayan rüsva etme beni!" diyen şair Ahmed Arif'in dediği dayanmak artık zor... Çünkü ortada ne cellat, ne fırsatçı, ne fesatçı ve ne de hayın gözükmüyor... Rüsva günleri çoktan başlamış... Rezil olmamak için kuru bir ekmek uğruna yaşayanlar hayatın acımasızlığına tek başına dayanmaya çalışıyor... Dünyanın hemen her yerinde fukaralık kol geziyor. Ve rüsva günleri başladı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.