Diyordu ki; sevdim ama şiire ihanet ettim... Mesele; sevgiye ihanet etmemekti. Çünkü, her şiir, bir yürek yarasının öyküsüdür... Şiire ihanet edenlerin öyküsü değildir... Nice şair, demir parmaklıklar ardında üç kuruşa muhtaç ölürken bile, şiirlerini, sevdiklerinden daha değerli ilan etmedi... Darağaçlarının kurulduğu dar vakitlerde son nefesi verdiler, yine de, şiirlerini sevdiklerine armağan ettiler... * "Geçmedi yâre sözümüz/ Yollarda kaldı gözümüz/ Yere sürüldü yüzümüz/ Böyleymiş kara yazımız..." diyen Sebahattin Ali'nin suçu neydi? Belki, şiir yazmaktı... Belki de, yere sürülen yüzlerin hikâyesini anlatabilmekti... * "Art arda bilmem kaç zemheri geçti/ Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu/ Dışarda gürül-gürül akan bir dünya.../ Bir ben uyumadım/ Kaç bahar leylim/ Hasretinden prangalar eskittim/ Karanlık gecelerde kendimden geçtim/ Saçlarına kan gülleri takayım..." diyen Ahmet Arif'in suçu neydi? Belki, şiir yazmaktı... Belki de, yarım kalan sevdaların prangalarını söküp atabilmekti... * "Aynı daldaydık/ Aynı daldaydık düştük ayrıldık/ Aramızda yüzyıllık zaman yol yüzyıllık..." diyen Nazım Hikmet'in suçu neydi? Belki, şiir yazmaktı... Belki de, yüzyıllık bir yolun hikâyesindeki ayrılıkları dile getirmekti... * "Dostum dostum güzel dostum/Bu ne beter çizgidir bu/ Bu ne çıldırtan denge/ Yaprak döker bir yanımız/ Bir yanımız bahar bahçe..." diyen Hüseyin Korkmazgil'in suçu neydi? Belki, şiir yazmaktı... Belki de, yaprak döken bir yanını güzel dostuna seslenebilmekti... * "Beni burada arama/Arama anne/ Kapıda adımı sorma/Saçlarına yıldız düşmüş/Koparma anne ağlama..." diyen Nevzat Çelik'in suçu neydi? Belki, şiir yazmaktı... Belki de, saçlarına yıldız düşen anneleri güldürebilmekti... * "O mavi otobüs var ya/Seni alır giderdi/Fabrikada tütün sarar sanki kendi içer gibi/Oturmuş da hayal kurar bütün insanlar gibi..." diyen Bora Ayanoğlu'nun suçu neydi? Belki, şiir yazmaktı... Belki de, oturup da hayal kuranların kaybolan aşklarını söyleyebilmekti... * Sahi, binbir suçun işlendiği ve suçluların krallar gibi dolaştığı kentlerde, şairlerin suçu neydi? Düşündürmek mi? Sevdirmek mi? Bilen var mı? Ve kaldı mı? *Salı yazımızda devam edeceğiz...