Seferi'ler

A -
A +

Birkaç günden beri geceler boyunca İstanbul'a kar yağınca, Prof.Orhan Kural'ın editörlüğünü yaptığı Seferi adlı kitabını okudum... Çetin Altan bir zamanlar Afganistan'a gitmiş... Diyor ki: "Afganistan'ı anlatmak kolay değil; fukaranın fukarası bir memleket burası... Kimi görsen üstü başı dökülüyor, üstelik de pislik içinde... Hele çocuklar, hele çocuklar... Saçları yapışmış, ayakları çıplak, paçavralar içinde... İran'da olduğu gibi bu fakirliğin üzerine tünemiş bir şaşaalı zenginlik de yok." * Coşkun Aral, 'yasak şehire ulaşma sevdası uğruna' Kaşgar'a gitmiş... Diyor ki: "Onuncu yüzyılda Karahan Türkleri'ne başkentlik yapan kent, bu tarihlerde bölgenin en büyük kültür merkezi haline geliyor. Kaşgarlı Mahmut, ilk Türk dili sözlüğünü, Yusuf Has Hacip ise 'Kutadgu Bilig' adlı manzum didaktik eserini burada yazıyor. Kızıl muhafızlar, 1970 yılından itibaren etkilerini kaybedince, ülkedeki Mao heykelleri birer birer sökülmüş, âdeta turistlere satılmak üzere bitpazarına düşürülmüştü. Nedense Kaşgar'daki son Mao dimdik ayaktaydı." * Nermin Bezmen, ailesinin izlerini araştırmak üzere bir sabah Yalta'da otelde uyanır... Ve kenti anlatıyor: "Asırlardır dağları denize birleştiren yeşil örtü, son zamanlarda büyük bir sür'atle yapılaşmaya yönelmiş. Selvilerin gölgesinde kaybolan güzelim eski evler, katliamdan korkup da gizlenmiş gibiler." Elli beş ünlü seferi'nin hatıralarında, fırtınalara yenik düşerek uçan ve yitip giden hayatların arasında yığınla kayıp hikâye öğreniyor, âdeta yaşananların üzerine kar yağmış gibi kentlere ait tarih defterinin neden üşüdüğünü anlayabiliyorsunuz... Ve yalnızlıklarını...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.