Şehir ekonomileri

A -
A +

En küçük kasabadan şehirlere kadar klasik işleyen bir ekonomi çarkı ile karşılaşırız. Kasabaların ve şehirlerin ekonomilerinin şifrelerini çözmek için bir saat vakit ayırmanız yeter bile. Bir caddesini karşılıklı tur atsanız aklınıza hemen; -Bu insanlar nereden kazanıp nerede harcıyorlar? sorusu takılır. Caddenin sağ kaldırımında yürüdüğünüzde; dondurmacı, mobilyacı, giyim mağazaları, eczane, terzi, sinema ve lokantaları görürsünüz... Caddenin solunda yürürseniz; saatçi, gözlükçü, ayakkabıcı, kahvehane, fırın, pastane, dürümcü ve kitapçıları görebilirsiniz... Bunun dışında farklı bir şey gören var mı? Diyebilirsiniz ki, döviz büroları, büyük iş merkezleri, çarşılar, kuyumcular, oteller ve inşaat şirketleri de görmekteyiz... Doğrudur. -Sonuçta, kim bunlar? Satıcı. -Peki, alıcıları kim? Burada yaşayanlar... Yani memur, işçi, çiftçi, öğrenci... *** Kasabada veya şehirde memur derken kimler akla gelir? -Doktor, hakim, savcı, polis, öğretmen, hemşire... Yani kamudaki personelin tümü... Peki işçi denilince kimleri anlıyoruz? -Karayolları, DSİ, YSE, Orman, Tarım, Tekel, TEDAŞ, Telekom vb. gibi yerlerde çalışanlar. Bu çalışanların hepsi nerden geçiniyor? -Hazineden. Yani, Çetin Altan'ın sürekli yazdığı ve kafaya taktığı ve bir türlü de çözemediği o klasik değirmenin adı olan hazine. Hazine kim? -Devletin kasası. Devlet nerden kazanıyor? -Vergilerden ve kamuya ait kuruluşlardan. Vergi kimlerden alınıyor? -Herkesten. Lakin yine de zarardayız. Neden? Yük çok ağır... 500 kişinin çalıştığı yerde 6 bin kişi çalışıyor? Nasıl olmuş? Siyasiler yüzünden. Kim yapmış? Geçmişteki tüm iktidarlar... Neden? İşsizliğe çözüm için... Olmuş mu? Hayır! *** Şimdi bu devlet nasıl kalkınacak? Özelleştirmeyle. Yani; üzerindeki ağır yükleri atmakla. Düne kadar, 'Özelleştirme neden yapılmıyor?' diye feryad edenler, bugün, 'Neden özelleştirme yapılıyor?' diye feryad etmekte. En küçük kasabadan en büyük şehire kadar ekonominin klasik çarkı bir caddenin üzerinde dönüp duruyor. Herkes herkesin cebinden geçiniyor. Al devletten maaşı, bakkalda harca. Sonuç; zarar. Üretilen dışarıya satılmadığı müddetçe zararın önüne geçilemez. İşte Çin'in başarısı da burda; ürettiğini dışarıya satıyor... Oturup hazineden geçinmiyor. Biz, yiyemediğimiz zaman kendimizi krizde zannediyoruz... Oysa satamadığımız zaman krizde olduğumuzun farkına varmalıyız. Yoksa, şehir ekonomi masallarını daha çok dinleriz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.