Herkesin hayalleri de, hayattan beklentileri de oldukça büyüktür... Sınırsızdır... Tutarsızdır... Lakin çelişkilerden ibarettir... Bir yandan üç günlük dünya diyerek hayata soğuk bakanlar diğer yandan üç yüz yıllık servete sahip olmayı arzulayanlar... Bu, büyük bir yaman çelişkiye işarettir... Dostluklarda bile dostluğun sınırı artık menfaate endekslenmiştir... Beklenti ve menfaat oranının büyüklüğü dostluğu başlamakta ve geliştirmektedir... Menfaatin bittiği yerde savaşların başlaması bu yüzdendir... Kazandırmayan dostluğa artık pek rağbet eden yok gibidir... Beklentilerin çoğu maddiyata endekslenmiştir... * 'Vakitsiz çiçek açmaz' denilir ama bilinmez ki vakitsiz açan çiçekler de vardır... Kara, yağmura ve buza direndiğinden ve isyanından kimse haberdar değildir... Hemen herkesin dilinde bir vakitsizlik bahanesi almış başını gidiyor... Oysa vakitsizlik diye bir mazeret bahaneden ibarettir... Asıl yok olan istektir... Ve eksikliğidir... İstenirse her şeye bir vakit vardır... Olmalıdır da... Ölüm bir gün vakti sona erdirecek... Sekeratül mevt vakti gelip çatmadan vakitleri kime ayıracağımızın tasnifini de yapmalıyız... * Yeter ki beklentiler haddi aşmasın... Bir çiçeğin dağdan beklentisi küçük bir yerdir... Bir dağın da bir çiçekten beklentisi az da olsa biraz güzel bir koku ve bir renktir... Ne bir dağın bir çiçekten, ne de bir çiçeğin bir dağdan daha fazlasını beklemeye hakkı vardır... Bir dağdan beklenti mutlaka bir dağ kadar olmalı kuralı yoktur... Ve bir dağdan beklenti ise dağın kendisinden daha büyük olmamalıdır... Her insan gözleri açık ölür... Ruh kabz olunduğu vakit göz ona tabi olur ve ruhun peşinden bakakalır... Ölüm sarhoşluğu diye bilinen bu vakte, sekeratül mevt denir... Bu vakte kadar herkesin günleri beklentiler içinde geçer... Mutluluk; üç günlük dünyada beklentileri sıfıra indirgeyebilmektir...