Eskiden gezici lunaparklar vardı... Anadolu'daki kent ve kasabaların dışındaki boş bir arsaya yaz boyunca yerleşirlerdi... Ve her yaz gelirlerdi... Birkaç salıncak, atlı karınca ve dönme dolaptan ibaret lunapark, akşamları rengârenk ışıklandırılınca âdeta herkes hücum ederdi... 'Eğlence' adı altında insanların ceplerindeki paralar çaktırmadan alınırdı... Ve en kıymetli zaman çalınırdı... Lunaparkın bir köşesine kurulan sahneye buzdolabı, televizyon, radyo, fırın, çamaşır makinesi, bisiklet gibi dönemin cazip ürünleri konulur ve herkes numara satın alır ve çekilişi beklerdi. Çıkan numaraların sahipleri sahneye çağrılır ve üç zarftan birini çekmesi istenirdi... Yarışmacı bir zarfı çektikten sonra elinde bir mikrofonla cazgırlık yapan sunucuya verilirdi... Ve bir saat süren pazarlık heyecanı başlardı... * Cazgır sunucu sanki zarfın içinde büyük bir hediye varmış gibi intiba oluşturur ve zarfın içindekine karşılık farklı hediyeler teklif ederdi... Yarışmacı, zarfın içindekine ulaşabilmek için cazgır sunucunun teklifini sürekli reddeder ve zarfın açılmasını isterdi... Kanaatkâr olanlar verilen bir hediyeye razı olurdu... Sonuçta, zarfını açtırmak isteyenlerin yüzde doksanına ise küçük hediyeler çıkardı... Bazıları da sahneye çıkar buzdolabı gibi pahalı ürünler kazanırdı... Ertesi akşam geldiğimizde buzdolabını sahnenin bir köşesinde görüp sorduğumuzda şu cevabı alırdık; - Buzdolabı yerine para aldı! Bu söze de inanırdık... * Yıllar sonra lunaparklar kapandı... Kasaba ve kentlere de gitmez oldular... Çünkü yerini renkli bir camdan ibaret televizyon aldı... Tımarhaneden farksız olan televizyonlarda artık kim ne isterse arayıp buluyor... Hem gazino, hem sinema, hem gazete, hem radyo, hem tiyatro, hem kumarhane hem pavyon... Sokakta kime çarpsak mutlaka bir dizide oyuncu olduğunu söylüyor... Para tuzaklarından ibaret yarışma programları ve daha nice anlamsız yayınlarla milyonlarca insan düşünceden uzaklaştırılıyor... Bir millet yoğun bakımda uyutuluyor! Kime sorsanız ya vakit geçiriyor ya da vakit öldürüyor... Asrın lunaparklarına dönen televizyonlar bir milleti uyandırma adı altında uyutuyor... Ve bu ülkede olan biten her şey seyrediliyor... Eskiden herkes bir şeydi ama gittikçe herkes sadece bir seyirci...