İnternet dünyası; her geçen gün 'bilgi arşivi ve paylaşımı' ortamı olmaktan çıkartılıp 'şeytan derelerine' dönüştürülüyor... Belki, kimse tehlikenin farkında değil ama varabilmek için de mutlaka zarar görmek gerekmiyor! Fitne kazanlarının kaynatıldığı, darağaçların kurulduğu, iftiranın bin bir türlüsünün cirit attığı şeytan derelerinde ne kadar 'şeytan ruhlu' adam varsa hepsi buluşabiliyor... Yazılanlara ve çizilenlere bakıldığında sahipsiz bir ülkeye ne kadar da çok benziyor! Adaletin dokunamadığı ve başedemediği bir ülke hâline getiriliyor... *** Denilirdi ki; bu ülkede herkes biraz; futbolcu, hakem, siyasetçi, şarkıcı ve şairdir... Meğerse, aynı zamanda herkes biraz; yazar, gazeteci, eleştirmen, savcı, hakim, emniyet müdürü, istihbaratçı, bilim adamı, siyaset bilimcisi, televizyon gazetecisi ve dış politika uzmanıymış! *** Ve nefretle şekillenen duyguların, kinle örtülen akılların derinliklerinde ne kadar 'hayali senaryo' varsa hepsi 'şeytanların derelerine' kusuluyor... Niçin? Dünyada galip gelebilmek için... Ya öteki âlem? Ve herkes avuçlarıyla dünyadan götürdüğü kendi ateşinde yanacak... Peşlerinde cirit attıkları şeytanlar da ateşten gömleğini çıkartıp feryat ederek ve; 'benden buraya kadardı!' diyecek... İşte o vakit; aldatan olmanın zevkinden aldatılan olmanın acısıyla feryat edecek ama artık, hiçbir derenin suyu yandıkları o ateşi söndürmeyecek!