İki yıl önce Beşiktaş yönetimine girdiğim gün sevinmiştim... Çünkü; Beşiktaşlılık duruşunda, kültüründe 'bir adam ya siyahtır ya beyaz' geleneğinin olduğuna ve yaşatıldığına inanıyorduk... Ne acıdır ki; grilik her yere sıçramış... Her rengi kirletmiş ve soldurmuş... Lekelemiş... Çok yüzlülük ve entrika sporun taa ruhuna işlemiş... Aidiyet duygusu 'tamamen duygusal' zaafiyete yenik düşmüş... Bir arada yaşayanlar çoğalmış ama kavgalarını bitirememiş... Hep birlikte bir iş ortaya çıkartmanın gittikçe zorlaştırıldığı bir alan haline getirilmiş... Muhalifler, iktidardakilerin başarısızlığı için adeta pusuda nöbet beklemiş... Tribünlerin birlik ve beraberlikten dem vuran sloganlarına aldanılmış... 'Canım feda olsun sana' sloganı kuru bir gürültüden ibaretmiş... Tribünler bozulmuş... Dün söylediğini bir gün sonra inkâr eden, dün alkışladığına bugün küfreden ikiyüzlüler büyük bir kalabalık hâline gelmiş... Beşiktaşlılık duruşuna sahip olanlar ve yaşatmaya çalışanlar ise azınlıkta kalmış... Akil adamlar kendi köşelerine çekilip gitmiş... * Denizlerde küçük sandalların rota değişikliği anında fark edilir... Büyük gemilerin rota değişikliği ise ancak saatler sonra görülür... Medya sektörünün mutfağını biliyorduk ama sporun ve kulüpçülüğün mutfağına çok yabancıydık... Meğerse her sektörün mutfağı entrikalarla doluymuş... Kavga yemeği kimin yapacağına dair değil... Yemeği kimin yiyeceğine dairmiş... Dışarıda akan gürül gürül bir dünya varmış ama kimsenin rengi belli değil... Herkes kendine en uygun bir renge bürünmüş... Kötüler 'muhteşem' organize oluyor... İyiler ise bir araya dahi gelemiyor... Piyasaları 'güçler' ve 'dengeler' gerçeği şekillendiriyor... Dünün muhalifleri bakıyorsunuz ki kapalı kapılar ardında anlaşmış ve merhum Özal'ın lügatimize yerleştirdiği 'asgari müşterek'lerde buluşulmuş... * Entrikalar aslında renkli olur... Karşınızdaki, yanınızdaki insanların rengini seçmekte zorlanırsınız... İki yıl sonra büyük bir siyah ve beyaz hikâyeye sahip olduk... Futbolcuların alındığı ve satıldığı gibi herkese alınan ve satılan bir eşya gibi bakıldığı müddetçe ülkedeki spor her geçen gün fanatizme, futbol terörizmine ve maddi iflasa mahkumdur... Üç gün önce Erdoğan Demirören ile ofisinde sohbet ederken durumu özetliyordu; -Bu ülkede hiçbir zaman baş olmayacaksın... Soğan başı olsan bile bileceksin ki düşmanın çoktur! Artık entrikalar çok renkli değil, siyah ve beyaz renkler de entrikalara yenik düşerek griye dönüşmüş...