Eskiden tiyatro ve meddahlık geleneğinde oyunun sonunda 'sürç-i lisan ettiysek af ola' denilirdi... Geçtiğimiz günlerde Zeki Alasya bir ödül törenindeki konuşmasında Emek Sineması'nın yeniden açılmasıyla ilgili diyordu ki: - Eğer sahnesinde namaz kılınacaksa açılmasın! İlk önce İstanbul Avcılar Kulübü, sonra Patinaj Pisti ardından sirk ve tiyatro olmuş bugünkü Emek Sineması'nı namaz kılanlar kapatmış ve açtırmıyor... Metin Akpınar ile yıllar önce birlikte çevirdiği filmleri vizyona girdiğinde de; - Namaz kılanlar bizim filmlerimize gitmesin! deseydi... * Kimse kendisinden beş vakit namaz kılmasını beklemiyor ama namaz kılanları da ülkeyi işgal eden ve sanat düşmanı gibi göstermesine de bir anlam veremiyor... Zeki Alasya bu ülkede hangi filmi çevirmek istemiş de namaz kılanlar engel olmuş? Film çevirmekle konuyu çevirmeyi karıştırmış Zeki Alasya... Türk sineması, tiyatrosu ve sanat camiasının önde gelen aktörleri ne acı ki dine ve dindarlara karşı garip bir anlayış sergiliyor... Oysa bu ülke halkının çoğunluğunda yıllardan beri bu kadar sevgi ve saygı görmüşlerse, demek ki seyirci, aktörlerin ne kadar dindar olup olmadığına bakmıyor... Ne yani dinsiz olsaydılar daha mı iyi seyirci olacaklardı! O zaman film afişlerinin altına 'dindar olanlar seyretmesin' diye bir not yazsınlar ki insanlar da ona göre film tercihini yapsın... * Sanatçı kitleleri sinema solanunda buluşturandır... Ayıranlardan olmaz... Aktörler, kendilerini seyredenlerin ne kadar dindar olup olmadığına bakıyor... Seyirci ise asla böylesine çirkin bir ayırımcılığı hiç benimsemiyor... İnsanlar, farklı fikir ve inanışlara sahip olabilir ama başka fikir ve inanışları aşağılamaya hakkı yoktur... Tarık Akan'la farklı fikirlere sahip olmamıza rağmen Anne Kafamda Bit Var adlı hatıralarını anlattığı eserinde 12 Eylül sonrası gördüğü işkenceleri okuduğumda gözlerimin ıslandığını hiç unutmuyorum... Madem, sanatçılar bu kadar Emek Sineması düşkünleriydi, filmlerden kazandıkları paralarla balıkçı, otel, otobüs şirketleri açacaklarına sermayelerini bir araya getirip sinema salonları açsaydılar... Ama bu kesimin hayatı mazeret üretmekle geçmiştir... Oysa mazerete iltifat edenler gafletten kurtulamaz... Bu yüzden mazerete iltifat edenlerden olmayacağız... Kimse, Emek Sineması açılmasın demiyor, kapatılmasına da sevinmiyor ve açılsa dahi sahnesinde kimsenin namaz kılma gibi bir hayali yok... Zeki Alasya'nın dili sürç-i lisan etmiş diyebilmemiz için Türk halkından özür dilemesiyle mümkün olacaktır... Aksi halde bu sözleriyle kendisini sevenlerin kalbindeki sevgi yerini kara bir lekeye terk edecektir...