Susma vakitleri

A -
A +

>Wolfsburg/Almanya Şair diyor ya; "Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç Ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını" Ağaçlar bile sonbahara rağmen dimdik ayakta dururken, biz insanlar her gün biraz daha eğiliyor, bükülüyor ve biraz daha kuruyor gibiyiz... Avrupa'da sonbahar bir başka güzel oluyor... Parklarda kızıl ağaçlar... Kaldırımlara düşen gazel yaprakları... Avrupa kentlerinde sonbahara dair ne varsa gözle görülüyor... Gittikçe betonlaşan bizim kentlerde ise mevsimlere dair hiçbir delile rastlanmıyor... Mevsimlerin değişimi bizde nedense bir felakete dönüştüğünde, öfkesine anlamsızca yenik düşen bir çocuk gibi ya birbirimize bağırıyor ya da savunma yapıyoruz... * Avrupa'da ise çocuklar kızaklara biniyor, kardan adam yapıp, kar topu oynuyor... Bizde ise adamlar gittikçe kardan bir adama dönüşüyor... Sonbahar; gün batımı gibi gelip kapılara dayandığında ve sararan yapraklarıyla öylesine durduğunda, hatıralar depreşiyor ve şifa bulmayan yaralar azıyor... Bir yılın nasıl gelip geçip gittiğini anlayamıyor, baharın ve yazın tadını çıkartamadan bütün umutları gelecek günlere tehir ediyor, muhasebeden yoksun kaç bahar tükettiğimizi bile unuttuğumuzu fark edemiyoruz... Bütün ağaçları kurutuyoruz... Ağaç budar gibi adam buduyoruz... Kol ve kanat kırıyoruz... Daha dün dallarda yeşil rengiyle asılı duran yapraklar bir 'hiç' gibi kaldırımlara dökülürken, biz bir sonbaharı daha selamsız, sabahsız kimsesizler mezarlığına uğurluyoruz... * Ve şairin dediği gibi; "O sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti/O elmanın tadı orda, o kuş çoktan öldü, bitti/Artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz..." Galiba, susarak da bir şeyler anlatma vakitlerindeyiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.