Taraf olabilmenin dayanılmaz ağırlığı
Fransa tarihinde yazarlara bir hayli malzeme konusu olan General Claude François de Malet diye biri vardır... Florida State Üniversitesi'nde Everett Dague yazdığı Fransa İmparatorluğu'nda Askeriye'nin Evrimi adlı makalesinde bir darbe hikâyesine dikkat çeker. Fransız İhtilali'nde kritik görevlerde bulunan ve aristokrat bir ailenin çocuğu olan General Malet, Napolyon'u indirmek için 1808 yılında darbe planı yapınca arkadaşlarıyla birlikte zindana atılır... Dört yıl boyunca zindanda Napolyon'u indirmenin yollarını düşünür... Yıl; 1812. Napolyon, Moskova seferine çıkar. General Malet de hastalık gerekçesiyle cezaevi revirine yatar. General Malet, sözde bir resmi yazı hazırlatır ve Napolyon'un öldüğünü, Paris Komutanlığı'nca kendisine geçici bir hükümet kurma görevinin verildiğini ifade ederek, sahte yetkisiyle Emniyet Müdürü ve İçişleri Bakanı'nı görevden alır. Napolyon'a karşı darbe yapmak isteyen bir generale böylesine bir yetki verilemeyeceğinden şüphelenen astsubaylardan biri durumu fark eder. General Malet ve yazıyı onaylayan resmi görevliler idama mahkum edilir... Yargıç; "Yandaşlarınız kimler?" diye sorunca General Malet cevap verir; "Fransa ve hatta siz sayın yargıç. Tabii başarılı olabilseydim!" Ve General Malet kurşuna dizilir... H Yirmi beş yıl boyunca gazetecilik mesleğinde, doğrulara bakışın ya iktidarlardan yana, ya da aleyhinde olunduğuna şahit oldum... 26 Mayıs günü Menderes'i, 27 Mayıs günü Org. Gürsel'i, 11 Eylül günü Demirel'i, 12 Eylül günü Org. Evren'i alkışlayanların hepsi ne acı ki aynı gazeteler, aynı gazeteciler, aynı yazarlar ve hep aynı aydınlardı... Karşısında olanlar da aynıydı... Taraflar ve taraftarlar nedense hiç değişmiyor. Oysa, taraf ve taraftarlığı doğrular belirler... Yalana taraf olanlar dayanılmaz ağırlığını da bir ömür boyu taşır... Her başarıyı mutlaka bir doğru yakalar formülü her zaman doğru değildir... O zaman yakalanamayan her katil, hırsız, üçkağıtçı başarılı, yakalananlar ise suçludan sayılırsa General Malet'in savunmasındaki yanlış mantığa yenik düşülür... Buna da adalet denilmez!