Türkiye Milli Takım'ın büyük başarılara imza atmasının ardından 'yorumsuz' kalması gereken yorumcuların ve 'sözün bittiği yerde' hangi sözü kelimelere dökeceklerini merak ettiğim spor yazarları yine kendilerine göre 'zehir zemberek' eleştiriden ibaret yorum ve yazı yazabildiklerine şahit oldukça, tek kelimeyle 'pes' doğrusu diyebildim... Bir gün önce yerin dibine sokulan Fatih Terim'e, bir gün sonra 'imparator' unvanı geri veriliyor... * Yazar eleştirecek ama takımı kurmayacak, oyuncuları ve kafasındaki taktiğini dikta ettirmeyecek... Nasıl ki, kimse kendilerine 'böyle yorumlayacaksın, böyle yazacaksın' demediği gibi... Kimse kendine çizilen sınırlar içerisinde kalamıyor... Kalmaya tahammül edemiyor... Kalmayınca da, Terim de âdeta isyana zorlanarak ve hatta itilerek 'mecburiyetten' kendi kültür sınırları içerisinde 'nefsi müdafaa' yaptığını zannediyor... Ve edep sınırları içerisinde de kalmakta çoğu kez zorlanıyor... Terim'e akıl vermektense, yardımcı olabilmek ve anlayabilmek daha çok önemli değil mi? Başarısızlığın faturası kime kesiliyorsa başarı da ona aittir... * Prof.Acar Baltaş'ın dediği gibi; "Yeryüzünde hiçbir iktidar kendine ortak istemez...Çünkü iktidarlar ortaklıkla yürümez..." Yürüseydi, siyaset 'koalisyonlarla' ülkeyi yönetirdi... 'Ben biliyorum' diyerek haklı çıkma arzusunun kavgası verildiği müddetçe, daha çok yorumcu ve yazar 'bilmiyor' konumuna düşer ve sürprizlere 'inanılmaz zafer' demek zorunda kalır... Ve hiç kimse başkalarının atacağı adımlara dayanarak kendini 'bir bilen' olduğunu ilan etmeden önce kırk defa düşünmeli...