Bilgenin biri, kendi türleriyle uçmayı kabul etmeyen bir karga ve bir leyleğe rastlar... Bu duruma hayret eden bilge bakar ki, leylek ile karga birlikte yiyor, dinleniyor ve uçuyorlar... Görür ki, her ikisi de topaldır... Anlar ki; birlikte kaçar, birlikte uçar, birlikte yaşarlar beklenenlerin yanında tutunamayanlar! Ve sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirine yakın kılan... Çünkü; topal kuşlar birbirlerinin 'arıza' larını bilir ve sömürmek, ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine... En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulandır. Aynı şekilde zengin ve mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir uçar, söner. Kısaca; ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran... İş adamı dostum Lütfü Türkkan'dan bu hikâyeyi dinleyince günümüzü ne güzel tarif ediyor diye düşündüm... * Bu ülkenin içine düştüğü en büyük hastalık; ortak olamamak, düşünememek, ortak karar verememektir... Ortaklığı kabul edememek... Ortak yaşamayı, paylaşmayı bilmemektir... Bu yüzden her alan terörizedir... Ve huzurdan yoksundur... Bencillik, kişisel kaygılar kişileri diktatör yapıyor ama kişiler bunun farkında değil... * Dostum Türkkan'ın hikâyesi beni, kış günlerinde küçük bir kuzine sobanın etrafındaki sıcaklıkla dahi kendimi mutlu saydığım çocukluk yıllarıma götürdü... Babamın verdiği beş kuruşla kasabanın bakkalından aldığım kırık bir leblebiyi dahi arkadaşımla paylaşabildiğim günleri hatırladım... Kuru bir ekmeği dörde bölecek yüreğe sahip olanların, varlıklandıkça, trilyonlarca doların bir dolarını dahi paylaşmaktan kaçabildiğine, köşe bucak kaçtıklarına, fildişi kulelerine çekildiklerine büyüdükçe çok şahit oldum... Adresi bilinmeyen inziva dağlarındaki şatolarda hayat sürenler kasalarında, ya da bilinmeyen adreslerdeki sonsuz hazineye sahip oldukları halde dahi bir doları verirken bile ellerinin titrediğine... Paylaştıkça çoğalır sözüne inanan kalmadı gibi... Büyüdükçe anladık ki, yokluk paylaşılıyor varlık, yani zenginlik menfaatsiz paylaşılmıyormuş! Keşke küçük kalabilseydik ve büyümeden ölebilseydik, dediğim çok günler olmuştur... Kuşlar da topal olmasaydı bir araya gelip dost olamazlardı ama birlik ve beraberliğin tesisi için mutlaka bir ayağın kırık mı olması gerekiyor? Topal kuşların dostlukları da kalmadı gibi...