AK Parti'nin Cumhurbaşkan adayı Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve bu süreçle ilgili muhalefet ve bazı çevrelerin değerlendirmelerini okudukça aklıma bir Anadolu Hikayesi geldi... Anadolu insanının kendine has 'insan tanıma' ölçüsü var ama doğru ama yanlış... Daşlı Kerem Ağa da bunlardan biriydi. Ağanın konağında zamanın bir bereketi vardı, büyük şehirlerdeki gibi çabuk tüketilmezdi. Bir güne yığınla iş sığardı. Telaşa izin verilmez, ama yarına bırakmalar ve ertelenmelere de tahammül edilmezdi. * Bir gün Kerem Ağa'nın hanımı konaktaki sukutu bozarak; "Korovalı Cafer'i nasıl bilirsin?" Kerem Ağa sakin bir ifadeyle; "Fazla tanımam!" dedikten sonra; "Ya sen?" diye sordu. "Çok iyi bir adam olduğu söyleniyor..." dedi. Kerem Ağa bir daha sordu; "Nereden biliyorsun?" Kadın " Kumar oynamıyor, alkol içmiyormuş" deyince Kerem Ağa; " Ortatepe'deki dağda bir barakası ve bir merkebi olan ve hiçbir iş yapmadan dağda pinekleyen adamdan sözediyorsak, diyorum ki; kumar oynarsa merkebini satacak, kaybederse, Ortatepe'nin dağından kasabaya nasıl inecek? Yine diyorum ki; suyu zor bulan adam neyini satıp da alkol içecek?" * Kadın, sorulara cevap bulmaya çalışırken, Kerem Ağa'nın gür sesi konağın mermerli avlusunda yankılandı. Konaktaki çocuklar babalarını, dedelerini dinliyorlardı. Kerem Ağa diyordu ki; "Bak, eğer bana konağında küplerce dolu altını olan Aslan Beyden sözedersen, kumar oynamıyor, esrar içmiyor ve iyi bir adamdır, dersen inanırım...Çünkü var kumar oynamıyor... Diğeri ise yok oynamıyor... İkisine de 'iyi adamdır' dersen Aslan Beye haksızlıktır" * İktidar ne yaparsa yapsın sürekli karalanacak! Bu kuralı gemilerine rota seçenlerin, iktidarda iken ne yaptığına bakmak lazım, muhalefette söylediklerine değil... Yoksa, zoru görünce kopan ip olmakla muhalefet olabilmek artık iflasın eşiğindedir... * 'Varsa da yoksa da muhalefet' artık marazi bir hastalığın habercisi. Çatışmaların, kavgaların, savaşların belki de ana nedeni... Bu ülkenin ertelenmelerle, yarınlara bırakmalarla kaybedecek zamanı yok. Bazan ertelenme vakitlerinden medet ummak da bir ülkeye en büyük ihanet sayılmalı... 'Yarınlar elbette kimseye vaad edilmedi' ama varsa da yoksa da; muhalif olmak, kriz ortamlarına zemin hazırlamak, anlayışından kurtulmak gerekli. Bu ülke insanı artık yarınlarınden emin olmak için Korovalı Caferlerin dürüstüğü ile Aslan Beylerin dürüstlüğü arasındaki farkı fark edebilmeli...