Bir yıl; acısıyla, tatlısıyla, savaşıyla, barışıyla daha bitiyordu... Bir yılın çilesini, bir günün akşamında unutabilmek için zengini ve fukarasıyla seferber oluyordu... O bir günün akşamı için çamlar kesiliyor, hindiler paketleniyor ve evlere götürülüyor, fukaralar ise evlerindeki sobaları tüttürebilmek için yakacak arıyordu... Dünyanın her yerinde caddeler ve sokaklardaki ağaçlar, dükkanların vitrinleri ışıl ışıl parıldıyordu... Yeni yıl için 'iyi yıllar' kelimeleriyle başlayan temenniler kartpostallara elle yazılıyor ve uzaklardaki dostlara postalanıyordu... Soğuk havalara rağmen postacılar o dilekleri adreslere dağıtıyordu... Öte yandan aynı saatlerde İsrail uçakları çikolata dağıtır gibi Gazze semalarından bomba atıyordu... Kırmızı paltolu 'Noel Babaları" dünyanın her yerinde kendi vatandaşlarına çikolata dağıtırken Gazze'dekilerin ise elbiselerini, bomba ve kurşunlarla kan kırmızısına boyuyordu... * Münih Belgeselinde eski bir MOSSAD ajanı olduğunu ve Kara Eylül diye tarihe geçen olayın ardından kadın kılığına girerek Beyrut'ta Mısırlı bir yazarı ailesinin gözleri önünde kurşuna dizdiğini ve yıllar sonra da Mısırlı yazarın masum olduğunu itiraf eden İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak bombalama olayının ardından 'Savaşmanın vaktidir. Kolay ve kısa olmayacak' diyordu... Dünyayı yönetenler, şimdi savunma bakanı olan bir katilin başbakanlığa kadar yükselişini seyrediyordu... Aynı yıllarda ise aynı dünya, belediye başkanının şiir okudu diye komik bir gerekçeyle cezaevine gönderilişine sessiz kalıyordu... Aradan yıllar geçtikten sonra ve o şiir okuyan adam Başbakan oluyor ve bugün Türkiye adına en ağır tepkiyi gösteriyordu... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; "Bu bize karşı da saygısızlıktır" diyerek İsrail'e sert bir mesaj veriyordu. Birileri savaşın ardından zafer kutlarken, diğerleri de ölülerine ağlıyordu... Bu tezatın sorularına cevaplar aranırken "savaşlar medeniyetlerin çatışmasından çıkacaktır" diyen Huntington'un ölüm haberi duyuluyordu... Bir yıl daha bitiyordu... Umutlar bir yıl daha tehir ediliyordu...