Yalan söyleyen tarihçi

Televizyonlarda tarihi dizileri seyreden büyük bir kesim tarihi entrika ve hayallerindeki haremden ibaret sanıyor... Doğru tarih bilgisinden yoksun kalanların anlattıkları tarih seyrettikleri dizilerdeki yalan ve iftiradan başka bir şey değildir... Bugünlerde nereye gidersek söz dönüp dolaşıp Kanuni dönemini işleyen televizyon dizisindeki anlatılanların ne kadarının doğru olduğu soruluyor... 'Tarihçi' olmadığımızı kendilerine söyledikten sonra, kaç tane tarihî kaynaktan Osmanlı Devleti dönemini okuduklarını sorduğumuzda; hiç hatırlamıyorum cevabını alıyor ve hayrete düşüyoruz... * Karanlık kaynaklardan fışkıran dedikodular hem bugünkü hem de gelecek nesillerin hafızasındaki tarih bilgisini siliyor ve yerine büyük bir yalan yerleştiriyor! At üstünde üç kıtada at oynatan ve Osmanlı Devleti'ni zirveye taşıyan Kanuni Sultan Süleyman'a saygı duymaktan acizler nefretlerini entrika senaryolardan ibaret aldatmaca oyunlarına 'muhteşem' bir şekilde döküyor... Düşman çok uzaklarda bir yerde değil! Her şey içeride ve en yakında nefes alıyor... Cemil Meriç ne kadar da güzel özetlemiş; -Biz düşmana kılıç sallıyoruz, karşımıza dost çıkıyor! Kanuni'nin dediği gibi; - Zehir sarayıma kadar girmiş! * Pargalı İbrahim otuza yakın savaşa katılmış ve büyük zaferler elde etmiş, bir gün saltanat dahi sürmeden bütün servetini hayır kurumlarından ibaret eserlere harcamış biridir. Ömrünü büyük gayeye adamış Pargalı İbrahim, Kanuni'nin sarayına sızmayı başaran ihtiras avcılarınca boğdurulmuştur... Bugünün ihtiras avcıları da entrikadan ibaret senaryolar yazarak o kahramanları bir kez daha boğdurtmayı başarıyor... Meselenin çözümü tarihi doğru yazabilmekten ve o gerçekleri senaryolaştırabilmekten geçiyor... Denilir ya; "Aslanlar kendi tarihini yazana dek hep avcılar methedilirmiş" İşte bizlere düşen görev ise ihtiras avcıların yalanlarına kanmamak ve tuzaklarına düşmemek için tarihimizi ve kahramanlarımızı doğru kaynaklardan okuyup öğrenmektir!