Usame Pakistan'da kıstırıldı... ABD kimseye haber vermeden operasyon yaptı... Başkan Obama operasyonu CIA karargâhında izledi. Sağ yakalanan Ladin'in kafasına bir kurşun sıkıldı... ABD Başkanı 'hakladık' diye bağırdı... Usame'nin cesedi savaş gemisine götürüldü ve törenle denize atıldı... Başkan Obama daha sonra ikiz kulelerin yanındaki sıfır noktasını ziyaret ederek dedi ki; -Kaybettiklerimizi asla unutmayacağız! Usame'nin cesedini niye denize attıklarına gerekçe ise; 'ağlanacak bir mezarı dahi olmasın' denildi... * APO Kenya'da kıstırıldı... Türkiye, yedi düvele haber vererek ABD'nin yakalayıp teslim ettiği 'emanet paketi' özel uçakla yurda getirdi... Başbakan ve adamları uyumaktaydı... Sağ yakalanan APO'nun bantlanan gözleri uçakta açıldı ve; 'memlekete hoş geldin' denildi... Oysa, 30 yıl boyunca şehit tabutlarının başında 'eşkıyanın başı görüldüğü yerde ezilecektir' nutukları çekilmişti... Aylarca sorgulandı ve yargılandı... Hakim, kalemini kırdı ve idam kararını verdi... TBMM toplandı ve idam kararını kaldırdı... Başbakan Menderes'e küçük bir merhameti çok görerek İmralı'da darağacında asanlar, APO'yu aynı adada 'tosunlar' gibi beslemeye aldı... Galiba; bir gün eceliyle ölürse 'ağlanacak bir mezarı olsun' diye... * ABD, kendi teröristini ve menfaat çatışmalarından kaynaklanan anlaşmazlıklar yüzünden savaştığı bir devletin başkan ve yardımcılarını ve çocuklarını vurabiliyor, öldürebiliyor, idam edebiliyor... Yani kaybettiklerini hiç unutmuyorlar... Biz ise bütün kaybettiklerimizi ve şehitlerimizi unutup hâlâ uzlaşma yollarında Büyük Devlet'e yakışan çareler üretme peşindeyiz... Prof. İlber Ortaylı'ya bir gün sormuştum; - Büyük Devlet kimdir? Demişti ki; -İstediğini yaptıramazsa da istemediğini yaptırmayandır! ABD'nin bu tarife uyduğu aşikâr... Ya Türkiye? Bu tarife göre bu ülke ne yana düşüyor? İlber hocaya bir daha sormam gerekiyor, çünkü yeni bir tarife gerçekten ihtiyaç var...