Yeter ki; satmadan

Son yüzyıl nesillerin yakalandığı hastalığın bir türü de; futbol... Taraftarlara ait tribünler; her yıl biraz daha büyütülüyor. Futbolcular; daha çok para kazanıyor... Kulüpler ise; dev şirketler gibi profesyonelce yönetilmeye çalışılıyor. Gazete ve televizyonlar; futbola daha çok sayfa ayırdığı yetmediği gibi ilaveler veriliyor... Sektörün sırtından bahis ve şans oyunları yapılıyor... Milyonlarca genç ve yaşlı insan futbol ile yatıp kalkıyor... Kadınlar da her geçen gün sayıları artarak futbol sektörüne dahil oluyor... * Ligler bitti... Eğlenme ve oyalanma sırası; Avrupa Şampiyonasında... Televizyon satışlarında kampanya reklamları, formalar ve akla gelebilecek her türlü çılgınlık vs... Gören de sanır ki; dünya barışı kutlanıyor!.. Taraftar; daima kendi takımının şampiyon olmasını arzu ediyor. Lakin, arzular aşırı isteğe dönüştüğünde ise şiddet kaçınılmaz oluyor. * Önemli olan şiddet ve ayak oyunlarıyla takıma ve yönetime köstek olmak yerine, destek olmayı başarabilmektir... Yeter ki; Taraftar alkışlarını, Futbolcu gollerini, Hakem düdüğünü, Yazar kalemini, Yorumcu sözünü, Yönetici ise kulübünü satmadan...