Yetinebilmek...

A -
A +

Bu ülkede; yüreği acıyordu annelerin, tabutların cami avlularına sıra sıra dizildiğini ekranda her defasında izlediklerinde... Al bayrağa sarılı tabutların başında feryat eden anneleri ve bir şeylerden habersiz çocukları gördükçe, adeta kan doğranıyordu başka annelerin ekmeğine... Bu kalleşlik bitmeliydi... Saçlarına bir tek yıldız dahi düşmeyen annelerin kucağında başlayan hayat, 'sadık yarim' denilen iki metrelik kara toprağın altında sona eriyordu... Saçlarına ak düşen annelerin canı acıyordu... * Eşkıyaların dünyalara hakim olduğu bir düzene anneler isyan ediyor ve şairin; "Kötüler kadı olmuş Yemen'e" mısrasıyla yönettiklerini zanneden 'iyi insanlara' sesleniyorlardı... Geçmişte; Bosna, halen Afganistan, Irak ve Kafkas dağlarında barut kokarken vakitler, batının para baronları bilinmedik yerlerde gün doğumunun keyfini çatıyorlardı... Radyolarda bir güle hasret vaktin türküsü çalınırken, savaşın tohum niyetine ekildiği topraklarda kimbilir kaç çocuk, kaç anne ve kaç baba bombaların şarapnel parçaları ile paramparça ediliyordu... Gece yarılarında kaç varoluşun öyküsünde gizlenen duygular, umutlar rastgele kurşunlanıyordu. Dar vakitlerde yapılan fedakârlıklar, geniş zamanlarda hafife alınıyor ve ardından alaycı masallar yazılıyordu... * Ne bu ülkede ne de dünyada artık kimseler yetinebilmeyi bilmiyordu... Kan aktıkça birilerinin de kasalarına para doluyordu... Kanadını kana vurdukça kara kara uçtukça bomba yüklü uçaklar, sadece o ülkenin değil, dünyanın da aydınlık yarınlarına ait gecelerini karartıyorlardı... Yetinmeyi bilmeden dünyayı yönetenler, altında yaşadıkları o beyaz gecelerin kararmak üzere olduğunun farkında bile değiller...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.