Her sabah Büyükçekmece yokuşundan çıkarken üst geçidin altında on iki yaşında bir çocuğu ve elinde bir petrol şirketine ait 'yüzde sekiz' yazan bir reklam dövizini yoldaki araç sürücülerine gösterirken görüyorum... Yüzünü ise dövizin ardına saklıyor... Kar, kış, yağmur, çamur, sıcak demeden o çocuk o üst geçidin altında duruyor... Binlerce kedi köpeğe sahip çıkanlar da o yoldan gelip geçiyor ama okula gidemeyen on iki yaşındaki o çocuğu kimse görmüyor... Petrol fiyatları artıyor... Diğer yandan trafiğe her gün binlerce yeni araç dahil oluyor... Petrol fiyatları arttıkça inadına trafik tıkanıyor, kimse görmüyor... Petrol ülkesi olmadığımızın gerçeğini herkes biliyor, yine de su gibi petrol tüketiliyor... * Başımızı çevirip etrafa baktığımızda ise; araba, petrol, lastik, yağ, akü ve banka altılısına ait reklamlarından başka bir şey görünmüyor... Sabahın erken saatlerinden itibaren başlayan trafik çilesi gece yarısına kadar devam ediyor... Gün ortasında dahi trafik adım adım ilerliyor... İnsanların nereye gittiğini kimse sorgulamıyor... Sokaklarda her eve ait üç araba park halinde duruyor... Arabasız kimse bir yere gitmek istemiyor... Banka kredisi ile alınan araçlar, kredi kartı ile alınan petrol, lastik, yağ, akü ve araç servislerini de buna dahil edince, insanların bankalara ve kredi kartlarına çalıştığını anlıyoruz... * Araç servisleri ise başka bir dünya... Servise verilen araçların bakım faturasına baktığımızda yazıyorlar; -Lastikler kontrol edildi, direksiyon yerinde, balatalara bakıldı, farlar yanıyor! Kısaca komedi oynanıyor... Bunları denetleyen devlet kurumları bu faturalardan vergi aldıkları için ses çıkartmıyor... Biri de çıkıp bunlara diyemiyor ki; - 5 litre yağ nasıl 780 lira ediyor? Fatura detayında ise 'işçilik' diye bir kalem var... Lakin işçiler ise üç kuruşa çalışmaya devam ediyor... Arabanın markasına göre araç servis faturası da değişiyor... Yedek parçanın fiyatlarını tahmin etmek ise mümkün dahi değil. Kaskoyu hiç unutmamak gerekiyor... Kasko çıktığından beri yollar lunaparktaki çarpışan arabaların oyun parkuruna dönüşmüş durumda. Kısacası herkes yüzde sekiz değil, belki yüzde seksen kazanıyor ama yüzde sekiz dövizini de on iki yaşında bir çocuk tutmaya hâlâ devam ediyor...