Seçime bir yıl kala başladınız...
İlk "kıvılcım" için kolladığınız fırsatı, sıradan bir çevrecilik eylemi olarak başlayan Gezi'de yakaladınız. Ve "savaşınızın" adını koydunuz. Sandık her şey değildi, bu nedenle Türkiye halkına seçim yüzü göstermeyecektiniz. İktidarı sokakta devirecektiniz.
Boru değildi tabii; elbette sokak da twitter... Önce
Taksim'deki ırkçılığı, buram buram Kemalizmi gören Gezi'nin level 1
oyuncularını kaçırdınız. Halinize bakmadan, açığı Kürtlerle doldurmaya
çalıştınız. Ne var ki çok fütursuzdunuz. Kürtlere çağrı yapan
bir anchormaninizin Ceylan Önkol'dan "leş" diye bahsettiği yazılarının
mürekkebi henüz kurumamıştı. Bu iş, Kürtlerin şivesiyle bile dalga geçen
Doğan Medya eski internet sitesi yöneticisinin harcı da değildi. Zira
Selahattin Demirtaş'ın dediği gibi, Kürtler Türklerle Cihangir'de
tanışmamıştı. Dolayısıyla Çözüm Süreci, barış, demokrasi, Kürtler için
beş çayı sonrası etkinliklerine meze edilecek bir ayrıntı değil, hayat
memat meselesiydi.
Baktınız olmuyor, özünüze döndünüz.
Diyarbakır'daki bir eylemi duyuran haber bültenleriniz yine
"Taksim'dekilere gaz, Diyarbakır'dakilere gül" seviyesine iniverdi.
Evet,
zararınız yine "kendinize" değildi. Günlerce süren şımarıklığınızın
bedelini, yoksul ailelerin gencecik evlatlarının canıyla, bize
ödettiniz.
Ve işte devrim için sokağa inip polis gazından yakınan bir garip devrimciler olarak mizah tarihine geçtiniz.
Tabii elit isyan günleriniz mümkünse sıcak seviyordu. Havalar soğuyunca
sıcak evlerinize, plazalarınıza kaçıp devriminizi ayaza terk
ediverdiniz.
Aralıkta yeniden hareketlendiniz. Bu
sefer hedefiniz sokak devrimi değil, daha düne kadar "badem bıyıklı
şeriyatçiler" dediğiniz Cemaat'in polis-yargı darbesine ilişip hükümeti
devirmekti. 17 ve 24 Aralık'ta, yolsuzluk ve rüşvet susturucusu takılmış sandık suikastına ortak oldunuz.
O
da ters tepti. Cemaate verdiğiniz destekle, Muhafazakâr bir hükümeti,
kararsız seçmenin gözünde "laikliğin" teminatı hâline getirdiniz.
İnsanların mahrem hayatını röntgenleyip yayanlarla, yüz binlerce
Türkiyeliyi dinleyenlerle ve devletin sırlarını faş edenlerle saf tutup
bu halkın gözünden bir kez daha düştünüz.
Dedik ya, zararınız
yine tüm Türkiye halkınaydı. Cemaatle ittifakınız sonucunda, para
spekülatörlerinin ve İstanbul sermayesinin kasasını doldurdunuz.
Türkiye'ye katma değer sağlayan projeleri baltaladınız. 10 yıllık emek
sonucunda en alt seviyede tutulan faizlerin yükselmesine neden olup
Türkiye halkını, emekçilerini daha da yoksullaştırdınız.
Ama bu girişiminizde de performansınız iyiydi; literatürü epeyce genişlettiniz. Cemaatin
yargı-polis darbesine ortak olup, "kahrolsun emperyalizm-kapitalizm"
sloganları eşliğinde İstanbul sermayesiyle ve küresel spekülatörlere
çalışan devrimciler "kavramını" oluşturdunuz.
Ve ne
yazık ki kâbusunuz o gün gelip çattı. Tüm engelleme girişimlerinize
rağmen demokrasinin düğünü kuruldu, sandıklar ortaya çıktı. Bir anda
sokak devrimi hayalini, yargı darbesi muhipliğini bırakıp parlamenter
sisteme biat ettiniz. En devrimci partilerinizle burjuva demokrasisi dediğiniz sistemin parlamenter oyununa katıldınız.
En anarşist yazarınız Adana'da MHP'ye bile oy istedi. E tabii "cahil,
yanlış bilinçten mustarip, çirkin, makarnacı, koyun" dediğiniz seçmen
tokadı koyuverdi. 50 milyon seçmenin olduğu bir ülkede, ancak hata
kabilinden sayılabilecek bir oranda, binde birin altında oy alabildiniz.
Memleketteki
hallice bir düğünün kalabalığı kadar bile oy alamayan yılların devrimci
partileri dönüp trajedilerine yanacaklarına şimdi de başka bir mecraya
meylettiler. Sokaklarda, eski bir ülkücüyü omuzlarına alıp "Kurtuluşa
kadar savaş" sloganları atıyorlar. "Seçimleri tanımıyoruz" diyorlar.
Yahu sevgili arkadaşlar bir karar verin artık. Hakikaten siz nesiniz? Sokakta, devirmeye çıktığı devletin polisinin gazından yakınan devrim neferi?Cemaatin yargı darbesinde müşahit? Evinde twitter başında ana avrat söven nefret suçları yasası imzacısı feminist? Sandık başında radikal temsili demokrasi savaşçısı? YSK önünde tekrar ülkücü yoldaşıyla saf tutan isyankâr anarşist...
Yoksa dün bir kadın televizyoncu yoldaşınızın, twitter'dan bana yolladığı ve sizlerin de en galiz küfürlerle RT ettiğiniz "g...tünü ve keseceğiz" mesajında olduğu gibi, şimdi de çantasından kapital çıkmış Polat Alemdar mı?
E
canlarım benim, sorun değil, hangi senaryoyu istiyorsanız oynarız da
yeter ki an itibariyle hangi oyuna geçtiğinizi bilelim. Zira hızınıza
yetişemiyoruz, ezberimizi unutur, repliğimizi şaşırır, doğaçlama falan
yaparız, maazallah.