Evet,
bir ricam olacak. Lütfen hayatınızdaki en anlamsız kareyi düşünün.
Mesela, ancak, absürdün dibine vurulan Ionesco tiyatrosundaki
karakterlerin normal karşılayıp dâhil olacağı diyalogların
benzerlerini... Ya da ne bileyim Leyla ile Mecnun dizisindeki İsmail
Abinin çıkışlarını aratmayacak mantık şaheserlerini... Duyduğu anda
muhatabını sersemletip "Scotty beni hangi evrene ışınladın yine"
dedirtecek türden gariplikleri...
Biliyorum böyle sorulara anında cevap vermek zordur. O halde siz hatırlayana kadar ben kendi cevabımı vereyim.
Bildiğiniz gibi Başbuğ'un ardından hafta başında Ergenekon davasının diğer sanıkları da peşi sıra tahliye edildi. Bunun üzerine, aynı evde yaşadıklarına artık emin olduğum bir güruh aldıkları nefesi vermeden Twitter'da RT'lere başladılar.
Fıkra
bu ya, benim ve eski Taraf'tan bazı arkadaşlarımın Ergenekon dalgaları
sürerken attığımız twitleri arşivden bulup çıkartıp retweet ediyorlar.
Ardından da "Hadi" diyorlar "cevap verin!"
Her sabah
Günün Manşeti'nde, haftanın kaç günü Türkiye'deki yazılarımda ve
Allah'ın günü twitter'da konuyla ilgili düşüncelerimi açıkladığım halde
histeri halinde kolumdan çekiştiriyorlar.
"Yahu arkadaşlar kendinizde misiniz? Yoksa bu ustaca planlanmış kolektif bir şaka mı? Kamera nerede, el sallamak istiyorum" diyorum.
Nerede...
Ayılmak bir yana, kendilerine attıkları jiletin acısıyla olsa gerek,
titreyen küfürler, hakaretlerle tekrarlarını sürdürüyorlar.
İroniye aşina olmadıklarını bildiğimden açık açık söylüyorum "O RT ettiğiniz twitleri ben hâlâ tekrar ediyorum" diyorum. Yetmiyor, "Bu da boru gibi tahliye işte" başlıklı yazılar kaleme alıyorum:
"Ergenekon ve Balyoz'un birer darbe girişimi olduğunu ve bu konuda son derece tatmin edici deliller bulunduğunu düşünüyorum!"
Nafile.
Karakter
suikastı yapmak isterken aslında bana "çalıştıklarını" bir anda
yüzlerine söyleyip kendilerini şoka sokmak istemiyorum, ama üzgünüm.
Aynı otobüse biniyoruz, kendilerinden sorumluyuz ve tedaviye cevap
verebilmeleri için içine düştükleri "halle" yüzleşmelerini sağlamak
şart. Fare gibi dehlizlerinde gezindikleri arşivlerimden bulup
çıkardıkları twitlerimin, olsa olsa bugün yazdıklarımı güçlendirdiğini
bir şekilde anlatmalıyım kendilerine.
Ne dersiniz, belki içlerinden okuması olanlar, bu yazdıklarımı yalnızca twit atabilen arkadaşlarına anlatır, değil mi?
Mesela,
davalar sürerken ulusalcılarla el ele verip bizi linç eden, ancak şimdi
"tahliyeleri eleştirip sıkarsak acaba seçim öncesi AK Parti için zehir
çıkartır mıyız" diyen solcumsu...
Ya da tahliyelerden tahliye beğenip tercih kıldığı Ergenekoncularla programında zafer naraları atan Doğan'ın garsonu...
Olmazsa, tahliye olan Ergenekonculara methiyeler düzen CHP-ML'li aykırı moderatör...
Bakarsınız, kendisine bir köşe tahsis edilmediği her gün intihar bombacılığın adım adım yürüyen loser akademik...
Hiç umudum yok ama kim bilir belki de "Ya sev ya terk" noktasındaki Türkiye'nin Kemalist Partisi (TKP) müridi...
Rüya görmek de parayla değil ya
Hatta
hatta bakarsınız, biten çalışma izni nedeniyle sınır dışı edilmesini
"sürgün" diye pazarlayan Bollywood karakteri kaybettiği şuuruna kavuşur.
Ergenekon davasına sahip çıktığı yalanına kendi de inanıp,
bugün de altına imza attığım mesajlarımdan yaptığı kolajları anlamsız
şekilde Twitter'da yayacağına götürüp "abilerine",
"ablalarına" gösterir.
O twitlerimle;
Türkiye'nin darbelerle yüzleşeme fırsatını, 7 aydır yazamadığı mahkûmiyet gerekçeleriyle sulandıranlardan;
Gayrimüslim
vatandaşların boğazını kesenlerin ve Danıştay katliamında suçüstü
yakalanan katilin davalarını 7 yıldır sonuçlandırmayanlardan;
Suriyelilere yardım taşıyan TIR'ların peşinde koşarken Hrant'ın davasına harcayacağı eforu tüketip tetikçilerin "kaçışına" kalori olanlardan;
Balyoz'da ışık hızıyla davranıp Ergenekon'da kaplumbağaya dönüşenlerden;
Yerlerine
kendi adamlarını yerleştirmek için, dava dosyasındaki tescilli
darbecilerin arasına sicili temiz general adaylarını da katanlardan;
Ya da, tabii karşısına çıkınca ışık hüzmesine dönüşeceğinden korkmuyorsa, "Elimde olsa darbe tutuklularını salarım" diyen Gülen'den hesap sorar.
"Bakın abi" der, "nasıl da yemişiz koskoca bir halkın sivilleşeme, demokratikleşme umudunu ve hâlâ utanmadan komikliklerle şakalarla nasıl yiyoruz... Hiç mi utanmıyoruz bu ters manyelerimizden, yoksa tüm bunlar da mı mübah?"
Olmaz tabii de...
Bu
arada girişte sorduğum soruya bir cevap bulabildiniz mi? "Hayır"
dediğinizi duyar gibiyim. Bulanlar da sanırım "senin hikâyen karşısında
lafı mı olur" diye söylemiyorlardır. Olsun bu hikâyedeki gariplikler hepimize yeter. Hem zaten anlattıklarım sizlerin de hikâyesi değil mi?