2005'e merhaba

A -
A +

Dünya 2004 senesini; dolar/euro paritesini, petrol fiyatlarını ve Orta Doğu 'yu konuşup tartışarak geçirdi. Euro' nun dolar karşısında gösterdiği yüzde 9'luk artış, dengeleri bozup herkesi şaşkına çevirdi. Dolar/euro paritesi 1.36 ile 1999'dan bu yana en yüksek değerini kazandı. Duracağa da benzemiyor. Kendiliğinden olmadı tabii, dünya liderliğini pekiştirmek isteyen ABD' nin politik stratejilerinin bir sonucu bu. Dünyanın ticari para olarak kabul ettiği doları kullanıp başta Avrupa olmak üzere diğer dünya ülkelerini hizaya getirmeye çalışıyor. Hakeza petrol. Her sene yüzde 5 büyüyen dünya ekonomisinin enerji talebi artıyor elbetteki ama bu artış tek başına petrolün varil fiyatını 60 dolara çıkarmaya yeten bir sebep olamaz. Orta Doğu' daki gelişmeler sebebiyle ABD , petrol fiyatlarını dalgalandırıyor da dalgalandırıyor. Çin gibi petrol talebi her geçen gün artan ülkelerde tsunami etkisi yapıyor bu dalgalar. Dünyada yaşanan bu iktisadi değişimin ortaya çıkardığı rüzgarı ardına alan Türkiye , 2004 senesinde müthiş bir performans sergiledi. Sene sonunda 1 milyon 600 bin lira olacağı tahmin edilen dolar , 1 miyon 350 bin lirada çakılıp kaldı. Buna karşılık euro dünyadaki gelişmelere paralel bir seyir takip edip değer kazandı. Bu durum ihracatçının rekabet etme şansını kuvvetlendirirken, borç ödemek için çırpınan Hazine' ye de soluk aldırdı. 2004 senesi, Hazine 'ye kolay borç bulma imkanı da sağladı ayrıca. Düşük faizli olması da cabası. AB rüzgarıyla yelkenlerini şişiren İMKB ise 24 bin 971puanla başka bir rekor kırdı. Türkiye' nin başarısı bununla sınırlı değil tabii. Enflasyon hedefi tuttu. Sürdürülen sıkı para politikası sayesinde yüzde 6.5'luk faiz dışı fazla gerçekleşti. Tahminlerin çok çok üstünde bir büyüme, ki yüzde 8-9. Dış ticarette de başarı grafiği yüksek: 65 milyar dolar ihracat, 88 milyar dolar ithalat. Cari işlemler dengesi 14 milyar dolar açık vereceğe benziyor ama o da problem değil, turizm gelirleri yüksek çünkü. Daha dört sene önce borçlarını döndürmekte zorlanan Türkiye için gelinen bu nokta elbette ki çok önemli. Küçümsenemez. De, yeterli değil. Türkiye hâlâ borcu borçla ödüyor. Hazine' nin 2004 senesinde ödediği borç miktarı 180 katrilyon 600 trilyon lira. Bunun 50 katrilyonu faiz, 130.6 katrilyonu ise anapara. Faiz dışı fazla olarak ayrılan 17.5 katrilyon lira, ödenen 50 katrilyon lira faizin sadece yüzde 35'ini teşkil ediyor. Yani, henüz değil anaparayı, borç faizini bile ödeyemiyor Türkiye . Borç stoku azalmıyor. Aksine artıyor. Ee, rakamlar neden azalıyor öyleyse? GSMH büyüyor, dolar kuru düşüyor da ondan. Bu arada ABD Merkez Bankası (FED) faizleri yüzde 1'den yüzde 2.25'e çıktı ki, bu; Türkiye 'nin daha yüksek faizle borçlanacağı anlamına geliyor. Bu sene dünyadaki değişim Türkiye' nin lehine bir gelişme gösterir mi bilinmez ama hükümetin ne yapıp edip işsizliğe bir çare bulması gerekiyor. Standardı daha yüksek, mutlu ve sağlıklı bir sene diliyorum. Törene ceketsiz gelen lise öğrencisine 1 yıl 'hiçbir etkinliğe katılmama' cezası verilmiş... Üniversite imtihanında sıfır çeken öğrencilere bir faydası olur mu acaba bu cezanın? *** Cep telefonları DNA'yı bozuyormuş... Cep telefonu bozulmuyor ya, sen ona bak! *** Bebekler için zaruri olan verem aşısı aylardır bulunamıyormuş... Suçlu, kesin bürokratik oligarşidir! *** Benzinde verginin payı yüzde 81'e çıkmış... El insaf! *** Bugün itibariyle trilyonerlik tarih olmuş.. Para bu, tarihî olması artı bir değer; gariban düşünsün! *** Demirel'in bacağı kırılmış... Geçmiş olsun binaenaleyh!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.