ABD ekonomisi ve Türkiye

A -
A +

ABD Anayasası hangi sözle açılıyor, biliyor musunuz? "Biz Birleşik Devletler Halkı olarak, kendimiz ve gelecek kuşaklar için daha mükemmel bir birlik oluşturmak, adaleti sağlamak, yurt içinde huzuru korumak, halkımızı savunmak, toplum refahını artırmak ve özgürlük nimetini garanti altına almak için Amerika Birleşik Devletleri adına bu anayasayı koruyor ve kabul ediyoruz." Neymiş? Halkı öne çıkaran bir sistemmiş demek ki. Kuru bir öne çıkarma durumu da değil bu, onu da söyleyeyim. Sistem ayrıca, vatan ve devlet mevhumu üzerine de kurgulanmamış. Doğrudan doğruya vatandaşın menfaatleri üzerine oturtulmuş. Halkın özgürlüğü, refahı ve o refahın gelecek kuşaklara daha mükemmel bir şekilde devri var bir de tabii. Fazla egoizm kokuyor ama adamların Anayasa'sı böyle bir anayasa işte. Halk, diye başlıyor, öyle de bitiyor. Amerikan vatandaşlarının kasım kasım kasılması boşuna değil yani. Amerikan halkının önceliği üzerine inşa edilmiş olan bu Anayasa'nın özü, ABD vatandaşının refahı olarak özetlenebilir. Devleti yönetenler de bunun böyle olduğunu biliyor, FED de, Amerika Birleşik Devletleri halkı da. Kim ki, halkın refahına halel getiren bir eylemde bulundu, yandı. ABD halkı, özgürlüğün tadını refah içinde yaşayarak çıkarma hakkına sahip olduğunun nasıl farkındaysa, o ülkeyi yönetenler de o halkın refahından sorumlu olduklarının farkındalar. Bu farkında olma durumu, yönetenle yönetilen arasındaki farkı ortaya koyuyor aynı zamanda. ABD Başkanı strateji geliştirirken bu merkez üzerine oturtuyor siyasetini. FED de öyle. Başka türlüsü olamazdı zaten. Anayasa'nın emri bu çünkü. Türkiye nasıl etkilenir? Bu kadar girizgâhı şunun için yaptım: Amerika'da bir kriz olduğunda o ülkeyi yönetenler, bizdeki gibi "Ne yapalım. Devleti korumamız lazımdı, istikrar için böyle yaptık" deyip milyonlarca esnafa kepenk kapattırıp, bir o kadar kişiyi de işsiz bırakma şansına sahip değiller. ABD halkını fakirleştirmeyi akıllarının ucundan dahi geçiremezler. Son aylarda yaşanan gelişmelere şöyle bir bakalım. Mortgage sistemi tıkandı, dolayısıyla birçok banka kendini krizde buldu. Borsalar düştü. ABD ekonomisini durgunluğa sokan bu resesyon Avrupa'yı da etkisi altına aldı. ABD tek süper güç. Bu kesin. ABD'yi yönetenler, dünyayı da yönetiyorlar bir yerde. Askeri, siyasi ve ekonomik güçleri buna müsait çünkü. Hem ABD halkının refahını korumaları ve hem de dünyayı diledikleri gibi yönetmeleri nasıl oluyor peki? FED 2000'li yıllarda ha bire faiz yükseltti. Yüksek faizle şirketlerin iş yapması mümkün değildi ama faiz geliriyle yan gelip yatmaları pekâlâ mümkündü. FED de biliyordu bunu; George W. Bush da. Milli gelirden 50 bin dolar pay alan halkın tasarrufu olmaz olur mu? Vardı tabii. Vatandaşlarına yüksek faiz verip beslediler onları. Şirketleri de. Peki, neden böyle bir politika izledi ABD. Doların değerini düşürmekten kastı ne idi? Malum, ABD Doları dünyanın rezerv parası. Herkes kasasında dolar tutuyor. Bu da ABD'ye karşılık para basma imkanı veriyor. ABD'nin BOP diye bir projesi var: Dünyanın yüzde 65 petrol rezervine sahip olan bölgeyi kontrol etmek! Bunu bilhassa, ABD halkının gelecek 50 yılını sağlama almak için yapıyor. Bunun için Hazar ve Basra havzalarını hem askeri, hem siyasi baskı altına aldı. Avrupa ülkelerini bu oyunun dışında tutması lazımdı. Dolar kurunu aşağı çekti, Avrupa oyundan düştü. AB şirketleri ABD'ye ihracat yapamaz oldu çünkü. Avrupa nüfusu yaşlı. Tüketim, yok denecek kadar az. Hâliyle, ABD'ye ihracat yapamayan Avrupa şirketleri para kazanamaz oldu. Öyle bir kendi derdine düşme durumu oldu ki, Avrupa değil ABD'nin BOP hedefini engelleme, iki yakasını bir araya getirmekte dahi aciz kaldı. ABD Merkez Bankası (FED) iki konuya odaklanmış durumda. Bir, fiyat istikrarı. İki, ekonomik büyüme. FED şimdi vites değiştirdi. Dolar kuru zaten düşüktü; şimdi faizi de düşürdü. Dolar kuru yükselmeden Avrupa belini doğrultamaz. Eee, kur hâlâ düşük! O halde Avrupalı şirketlerin işi zor. ABD'li şirketler öyle mi ya? Düşük faizli krediyle diledikleri ülkede diledikleri yatırımı gerçekleştirip, diledikleri ülkeye ihracat yapabilirler. Böylece, büyüme de gerçekleşmiş olur tabii. Bu da gösteriyor ki, önümüzdeki senelerde ABD ile iş yapan ülkeler büyümeye devam ederken, yapamayanların küçülmesi kaçınılmaz olacaktır. Türkiye için de geçerli bu. ABD ile iş birliği yaparsa ne âlâ. Yapamazsa, cari açık başta olmak üzere işsizlik ve kriz baş edilmez hâle gelebilir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.