Senelerce "neden, neden" diye dönüp durdum, kuyruğunu kovalayan kedi misali. Kafamdan söküp atmak istedim çok kere ama başarılı olamadım. Bu marazî merak kafama takıldı kaldı bir kere, çıkmak bilmedi. Kafa bu. Testi değil ki, ters çevirip dökeyim! Ne zaman Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa ile karşılaştım, işte o vakit kurtuldum kafamdaki o marazdan. "Neden, neden" diye dönüp durduğum sorunun cevabını Murat Bursa'dan aldım. Hem de mantıkî bir cevap. Tüm merakım izale oldu. Soru şu: Adana neden böyle? Adana, 1980'den önce sosyal hayat ve zenginlik yönünden Türkiye'nin en gözde şehriydi. Bugün neredeyse esamisi okunmuyor! Neden? Hepten yok farz edilmiyor elbette ki ama o günle bugün mukayese edildiğinde aradaki uçurum bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Adana eski Adana değil artık. Moralsiz, organizasyonsuz ve en mühimi de "geleceğe yönelik strateji"si olmayan bir şehir. Yok, yani! Çukurova'nın diğer yarısı olan Mersin öyle değil halbuki. Yol haritasını çizdi ve istikrarlı bir şekilde ilerliyor. Hem ayrıca, Mersin; ortak akılla yapıyor tüm bunları. Adana'da olmayan şeylerden biri de bu; ortak akıl! Kamu, STK'lar ve halk... hepsi kendi dünyasına kapanmış. İçe dönük yaşıyorlar. Adana 1950'li yıllarda, Menderes Hükümeti'nin kalkınma hamlesinin ana merkezlerinden biriydi. Biraz da ABD kredisi kullanıp Türkiye'nin tahıl ambarı ve pamuk üreticisi olup çıktı. Peş peşe kurulan çırçır, iplik, tekstil ve yağ fabrikaları ile de sanayi sektörüne girdi. Tarım ve sanayi Adana'nın, daha doğrusu Çukurova'nın kalkınmasında lokomotif rolü oynamış ve hızla büyümesine imkân vermişti. 1980'lere kadar da devam etti bu büyüme. Fakat, ne olduysa oldu Adana, o tarihten sonra kan kaybetmeye başladı. Benim kafamı kurcalayan işte bu gerilemenin nedeniydi? Adana neden 1. Lig'den düşmüş ve yerini Bursa, Kayseri, Konya, Kocaeli ve Sakarya gibi şehirlere terk etmişti? Murat Sungur Bursa, bu küçülmenin nedenini söyledi işte. 1980'li yıllarda Turgut Özal'ın "holding merkezi İstanbul'da olsun" sözünü dinleyen sadece Sakıp Sabancı olmadı. Birçok kuruluş İstanbul'a taşıdı şirket merkezini. Önemli bir sermaye transferi oldu yani. Şirketler Marmara Bölgesi'ne taşındı. Bu şartlar altında Adana kan kaybetmesin de ne yapsın?!! Bir ikinci neden ise, sermayenin belli aileler elinde kalmış olması. Tam bir ağalık sistemi. Zenginlik, büyük çiftlik sahiplerine aitti ve tuzu kuruydu onların. Adana'da ya da Marmara'da sanayiye geçip yeni bir maceraya atılma riskine girmeyip kazandıklarını yemekle iktifa ettiler. Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Anadolu insanına iş ve aş kapısı olan Adana, değil büyümek; sahip olduğu tesislerin kapılarını dahi kapadı yavaş yavaş. Adana'nın eski günlere dönmesi mümkün mü? Gözü kapalı evet derim bu soruya. Mersin'i örnek alsın yeter.