Belediye başkan adayları, mal beyanlarını açıkladı. Açıklasınlar tabiî. Hukuki mecburiyeti bir yana, bu davranışın bir de ahlaki yönü var ki; o çok daha önemli. Bir yöneticide aranan en belirgin vasıf; elindeki parayı, bilgiyi ve insan kaynaklarını iyi kullanmasıdır. Beyanına bakıp da kendi parasını iyi yöneten bir belediye başkan adayı göremedim doğrusu. Ben miktarın azlığı veya çokluğundan ziyade parayı nerede değerlendirdiğine bakıyorum. Şaşıp kalıyor insan. Ev... Yazlık... Araba... Villa... Altın... Dolar... Euro... Eşe ait inci kolye, zümrüt yüzük!.. Bazıları da Sefa Sirmen'in eşi Kamuran Hanım gibi babadan kalma kira geliriyle geçiniyor. Hadi bir köylü elindeki tasarrufu gayrimenkule yatırsa; eh, dersin. Adamcağız başka ne yapabilir ki? Fakat, milyonlarca insana örnek olması lazım gelen bir yönetici adayı da tasarrufunu tıpkı bir köylü gibi değerlendiriyorsa, orada durup biraz düşünmek lazım! Hiç mi nemalandırmıyorlar bu paralarını? Ülkede borsa gibi bir yatırım aracı olduğunu bilmeyecek kadar ekonomiden bihaber mi acaba bu arkadaşlar? Portföy yönetim şirketlerinin kapısından hiç girmediler mi de yatırımları sadece gayrimenkul ve ziynete gitmiş? Bireysel emeklilik şirketlerinin aylardır çaldığı davul, bu zatların kullağına hiç mi çarpmadı?.. Kendi parasını bile verimli alanlarda değerlendirmemiş, hiç risk almadan hep gayrimenkul ve ziynete yatırım yapmış bir başkanın basiretinden şüphe ederim. Bu kafaların, İstanbul başta olmak üzere, değişim bekleyen şehir ve ilçeleri nasıl bir yere taşıyacağı hususunda endişe etmemek mümkün mü? Süleyman Demirel'in tabiriyle üç kazı dahi güdemeyen insanlar, nasıl olur da koca bir şehri yönetir ki? İstanbul'da durum Beyanlarındaki acemilik, hepsinin vadinde de görülüyor aslında. Önemine binaen hep en önde tuttuğum İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olanların söyledikleri de pek ipe sapa gelir şeyler değil hani!.. DSP adayı Masum Türker mesela. "28 Mart'ta Hitler müsvettelerine ders vereceğiz" diye hamasi bir söz sarf edip ardından da yüz bin kişiye istihdam sahası açacağını ilave etmiş. Oy almak için aş ve iş vaat etmenin artık 'out' olduğunu bilmiyor galiba! CHP adayı Sefa Sirmen, en büyük hayalinin, İstanbul'u Paris yapmak olduğunu açıklamış. Gerçi, 'Rakiplerime 900 bin fark atacağım' diyerek; biraz fazla uçmuş ama yine de bir hayali var. Tebrik ederim. DSP adayı Mustafa Kul ise varoşlara mesaj göndermekten başka bir politika üretemiyor. Saadet Partisi adayı Mukadder Başeğmez'in seçmene mesajı çok açık: "Ali Müfit Gürtuna'nın bıraktığı yerden devam edeceğim." Bilboardları gülen resimleriyle süslemeyi o da seviyor demek ki. Yakışır hani. MHP adayı Meral Akşener, beni arayıp, İstanbul'a ait önemli projeleri olduğunu ve onları bana göndereceğini söyledi ama gelen giden bir şey yok, bekliyorum... MI ACABA?!. Ecevit, canlı yayında Rahşan hanımı öpmüş... Biz hep şiir yazdığını sanırdık! *** Alışverişe üzgün çıkmamak lazımmış... Biz oraları aştık, hiç çıkmıyoruz artık! *** Psikiyatrlar, stresle başedemeyenlere duvarla konuşmalarını tavsiye ediyormuş... Dostlarınızın 'duvar' gibi olmasının sebebini anlayın işte! *** Tüzmen, kendisini eleştiren gazeteyi yırtmış... Medyanın yalakalığı onu da cesaretlendirdi demek ki! *** Ecevit'in Adana'da gerçekleştirdiği mitinge 700 kişi gelmiş... Eh, Adanalı misafirperverdir, geleni yalnız bırakmaz!