Şu Japonlar enteresan millet, vesselam. Mutlaka siz de fark etmişsinizdir. Televizyonlar gösterdi çünkü. Hani, kahvehane sahiplerinin "sigara eylemi" vardı. İşte o eylemden, daha doğrusu o eylemci kalabalığın arasına karışan Japon gruptan söz ediyorum. Niyetleri ne eyleme destekti, ne de başka bir şey. Sadece, olup biteni izliyorlardı. Türkiye'ye o maksatla gelmişler çünkü. Sigara yasağı ardından ne gibi gelişmeler oldu, onu anlamaya çalışıyorlar. Anlayınca ne olacak ki? Nerelerinin doğru gittiğini, nelerin nerede aksadığını bir bir tespit etme imkanı buluyorlar; daha ne olsun? Kendileri uygularken, aynı hataya düşmemiş olacaklar böylelikle. Japon milleti bu. Tarzları böyle. Dünyanın dört bir bucağında olup bitenden haberdar olmak gibi bir dertleri var onların. Haberdar olacaklar ki, aynı hataya düşmesinler. Sonradan "düzelteceğim" diye harcayacağı vakit ve emeğin bir miktarını başta harcıyor ve yanlışa düşmekten kurtarıyor kendini ve ülkesini. Araştırmacılık onlara çok şey kazandırdı. Dünyanın en kaliteli ürününü onlar üretiyor. Hem de standarda uygun bir üretim. Her bir şeyin standardı onlarda. Standart dışı bir ürün üretmeye asla tevessül etmezler mesela. Her ülke, ithal ettiği malın standardını kontrol eder. "Halkıma zararlı bir ürün ülkemize girmesin", diye. Bunun tek istisnası vardır; Japon Malı. Japon malına standart kontrolü uygulanmaz. Hiçbir ülkede uygulanmaz hem de. Üzerinde "Made In Japan" etiketi olan bir mal, dünyanın her gümrüğünden elini kolunu sallaya sallaya geçer. Neden? Japon demek standart demek de ondan. İhraç ettiği mal iade edilen Japon'un "harakiri" yapma ihtimali çok yüksektir. Kalite ve standart onurudur onun çünkü. Bir de tersi var bu işin. Şayet bir firma Japonya'ya mal satmaya başarmışsa, ki çok zordur. O firma artık dünyanın her ülkesine mal satabilir, demektir bu. Japon standardına göre mal üretiyor ya, o ona yetip de artar bile. Japonya'yı Japonya yapan işte bu kriterleri. Araştırıyor, soruşturuyor ve en iyisini yapıyor adamlar. Bazen de başkalarının imal ettiği bir ürünü alıp geliştiriyor ve onun daha mütekamilini yapıyorlar. O da başka bir konu. Adamlar, taa Japonya'dan kalkıp Türkiye'ye geliyor ve "sigara yasağı nasıl uygulanıyor ve alınan tepki ne?" diye inceleme yapıyorlar. Maksat, en idealini yakalamak. Yaz boz tahtası gibi oynamak yok onların iş ahlakında. "İstim arkadan gelsin" mantığı bize mahsus. 2003 senesi, Japonya'da "Türkiye Yılı" olarak kutlandı. 2010 ise Türkiye'de "Japonya Yılı" olarak kutlanacak. Türkiye için bu bir fırsat esasında. Japonya'yı Japonya yapan kıstaslar ne ise alıp ders olarak okutulmalı okullarda. İş dünyamıza, onların çalışma esaslarını anlatan filmler gösterilmeli. İşçi işveren... hepsine. Halkın sigara yasağına gösterdiği uyum, Türk insanı için peşin hükümlü olan herkesin belleğini değiştirmiştir, diye düşünüyorum. Hiçbir ön hazırlığı olmadan yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, kanuna müthiş riayet gösterdi Türk halkı. Demek ki, arkası biraz takip edilen, denetime tabi tutulan kanun ve kurallara uyuluyormuş. Suçun, kendi koyduğu kurala kendi uymayanlara ait olduğu bir kere daha ortaya çıktı. Sigara Yasağı Kanunu, hele belli kriterlere oturtulmuş ve sosyal standartlar dikkate alınarak; uygulamaya sokulmuş olsaydı var ya, Türk insanı sigara illetinden ve onun verdiği zarardan kurtulup giderdi.