Yaman adamdı. Sahip olduğu heyecanı hiç kaybetmeden beraberinde ahirete götürdü. Allah rahmet eylesin, Mürtaza amcayla tanışmam 1994 yılında oldu. İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Enver Ören bizzat talimat vermişti, "Bu insanların vatandaşlık işlemlerini yap" diye. Murtaza amca Ahıska Türkü'ydü ve ailesiyle birlikte Enver Ören'e müracaat etmişti. Yürek parçalayan dramı dinleyen Ören, hemen harekete geçip işlemleri başlatmıştı zaten. Ben ondan devir aldım yani. Murtaza amcanın ve 16 kişilik ailesinin Ukrayna pasaportu vardı. Türk vatandaşı olmak kolay değil tabii. Her şey yolunda gitse dahi birçok bürokratik işlem var ki, insanı canından bezdirir. Emniyet, nüfus, eğitim, sağlık... gidip gidip gelmek lazım. Mürtaza amca bazen bunalır, "Ben Türküm, neden bana bu kadar angarya çıkarıyorlar" derdi. Türk olmak onun için yeterliydi. Onun bu tavrına güler, biraz da garipserdim. Fakat, zamanla o koskoca adamın içindeki ateşi ve yüreğinde taşıdığı vatan sevgisini görünce, hak verdim kendisine. Ahıska Türkü, aslen Anadolu insanı. Sultan III. Murat'ın 1573-78 tarihleri arasında Konya, Yozgat ve Tokat'tan alıp yeni fethedilen başta Ahıska yöresi olmak üzere Kafkaslar'a Gürcistan'a yerleştirdiği ailelerin çocukları hepsi de. Bu insanlarda anavatan hasreti olmaz mı? O hasretle yanıp tutuşmazlar mı? Acı ve trajik O da rahmetli oldu, Celal Hebu'dan Ahıska Türkleri hakkında çok hikaye dinlemiştim. Hepsi de dram doluydu bu anlatılanların. Sovyetler Birliği Lideri Stalin, Ahıska Türklerini yok etmek için öyle bir yol izlemiş ki, yaptıklarını anlatmak için 'vahşet' kelimesi bile yetersiz kalır. Tüyler ürpertici gaddarlığının hangisini anlatayım. 86 bin insanı yığınlar halinde trenlere bindirip, koca Rusya'nın bir ucundan diğer ucuna; hâlâ ölmemişlerse ta öbür ucuna taşıttırmış. Birbiri üstüne yığdıkları bu insanların ne ekmeği var ne aşı! Yaşamak için içlerindeki Türklük şuurunu azık etmişler kendilerine. Çoğu telef olmuş ama hayatta kalanlar, Türklüklerinden asla taviz vermeden, inatla, sabırla hayata sarılmış ve ayakta kalmayı başarmışlar. Hem de dimdik, kimliklerinden hiç taviz vermeden yapmışlar bunu. Murtaza amcanın dramı ne kadar büyükse, Türklükle övünmesi de bir o kadar büyüktü. Sonradan çıkan kanunla, Ahıska Türklerinin T.C. vatandaşı olmaları daha bir kolay hale geldi ama o günlerde bayağı sıkıntı çekmemize rağmen onların Türk vatandaşı olmalarını sağlamıştık. Murtaza amca, vatandaş olduktan sonra oturduğu yerde oturmadı. Bir yandan yazdığı mektuplarla geride bıraktığı akrabalarını ve soydaşlarını motive ediyor, bir taraftan da Türkiye'deki Ahıskalıları arayıp buluyor ve onları bir çatı altında toplamaya çalışıyordu. Yaptı da. Ahıska Türkü Yardımlaşma Vakfı'nı kurdu. Ahıska Türkleri, 14 Kasım 2005 günü (dün) bir araya gelip sürgünün 61. yıl dönümünü andılar. Hepsinin gözünde anavatana kavuşmanın ışıltısı vardı ama yüzlerindeki acı çizgileri ise çektikleri ıstırabı gizlemekten çok uzaktı. Bir Türk olarak onların acısını paylaşmamak mümkün mü? Hepsinin gayretini takdir ediyorum. Bu samimi ve ihlaslı yolda kendilerine başarılar diliyorum.